BÜTÖV AZƏRBAYCAN OCAQLARI
TÜRKİYE`DE GÜNEY AZERBAYCAN ŞAİR VE YAZARLARI

22:21 / 24-12-2016   /   baxış - 2210

Zivər Hüseynli

Filologiya üzrə fəlsəfə doktoru

 

Özet

Türkiye ve Azerbaycan`nın kültürel, ilmi ve edebi ilişkileri her zaman derin ve sıkı olmuştur. Her iki ülke eskiden günümüzedek dünyanın büyük kültür, bilim merkezlerinden olmuş ve bu alanlarda diğer devletlerle geniş ilişkiler kurmuştur. Kültürün en geniş sahası olan ilim ve edebiyatın beşiği gibi tanınan bu ülkelerde binlerce bilim ve sanat insanı, şair ve edipler yetişmiştir. Kültürel ve edebi ilişkiler bu devletler arasında çok sık olduğu nedeniyle edip ve şairler bir ülkeden diğerine rahatlıkla gidebilmiştir. Azerbaycan`dan Türkiye`ye giden şairler daha çok olmuştur. Türkiye, aynı dili konuşan Azerbaycan Türklerine ikinci vatan, gerektiğinde ise sığnak yeri olmuştur. Bu sadece çağdaş dönemimizde Azerbaycan Cumhuriyeti`ndeki Türkler için değil, Güney Azerbaycan olarak tanınan Tebriz, Erdebil, Zencan vd. bölgelerin Türkleri için de geçerlidir. Bu nedenle eski zamanlardan günümüzedek birçok bilim ve edeb ehli kan kardeşlerinin memleketine gitmiş ve orayı kendi ülkeleri gibi kabul ederek hayatlarını sürdürmüşlerdir. Son iki yüz yılda Kuzey Azerbaycan`dan olduğu gibi Güney Azerbaycan`dan da bir sıra edip, şair ve yazar Türkiye`ye gitmiş, orada yaşamış ve yaratmıştırlar. Bildiri metninde XIX. ve XX. yüzyıllarda Güney Azerbaycan`dan Türikye`ye gitmiş şair ve yazarlar hakkında okurlara daha geniş bilgiler sunulacaktır. Anahtar sözler: Azerbaycan, Türkiye, Tebriz, Şair, Yazar.

Giriş

 Azerbaycan ve Türkiye halkı tarihin farklı dönemlerinde siyasi ve çoğrafı bakımdan ayrı olsalar da kültürel bağları hiçbir zaman kopmamıştır. Her iki halkın ruhundan doğan kültür onları tarih boyu bir çatı altında birleştirmiş, bununla dünyada Türk kültürünün temellerini oluşturmuş ve yaşatmışlardır. Geniş bir sahanı kapsayan kültür alanına hizmet eden farklı sanat sahipleri vardır. Bunlar arasında tarihte en derin iz bırakan ve en kalıçı olanlar kalem ehli, yazarlar ve şairlerdir. Toplumun bu zümresi kendi kalemleri ile, devletler arasında en gergin ve çatışmalı dönemlerde bile kültür erbabı olarak barışı sağlamış veya barışsever düşüncelerini kağıt üzerine dökmekle bazen politikacılara bile sulh, dostluk, huzur yolunu gösterebilmişlerdir. Sınır tanımayan şairler, saz söz sahipleri eskiden beri kendi ülkeleri veya diger ülkelere yolculuklar yapmış, göçler etmiş, yaşamış ve yaratmışlardır. Azerbaycan`ın da Orta Çağ`dan itibaren göç eden bir çok şairleri ve kalem ehli olmuştur. Şairlerin göçleri hakkında araştırma yaptığımız zaman Azerbaycan şairlerinin muhaceret ettiği yerin çoğu zaman geçmişin Osmanlı`sı, bugünün Türkiye`si olduğunu görmekteyiz. Bu durum, Azerbaycan`ın gerek kuzeyinde ve gerekse de güneyinde doğmuş olan şairler için geçerlidir. Tezkireleri, cönkleri ve edebiyat tarihi kaynaklarını incelerken Azerbaycan`dan Osmanlı`ya göç etmiş birçok şair ismine rastlamak mümükündür. Bu göçler esasen 14-15. yüzyıldan başlamış, sonrakı dönemlerde de devam etmiştir. Sempozyumda, son iki yüz yıl içindeki Azerbaycan ve Türkiye ilişkileri konusunda bildirilerin sunluması tercih edildiği için hakkında bilgi verceğimiz şairler de bu dönemde yaşamış şairlerdir. Bilindiği üzere söz konusu dönem Azerbaycan`ın derin yarası olan Kuzey Azerbaycanla Güney Azerbaycan`ın parçalandığı dönemine denk geliyor ve makalede sadece Güney Azerbaycan`dan Osmanlı`ya gitmiş Azerbaycan şairleri hakkında bilgi verilecektir.

I.Şairlerin Mühaciret Nedenleri

Azerbaycan`ın ister kuzeyi, isterse de güneyinden Osmanlı Türkiye`sine göç eden çok sayıda şairlerimiz olmuştur. Bu konuyu araştırırken her şair hakkında edinilen bilgiler esasında onları muhacerete sürükleyen birkaç farklı nedene rastladık. 98 Bunlardan biri ve en önemlisi dil meselesidir. Güney Azerbaycan`dan Osmanlı’ya gitmiş şairlerin çoğunun ana dili Türkçe idi. Onlar, Türkiye`de kendi sanat yollarına devam edebilecekleri ve diğer ülkelerle kıyasladıkta dil açısından onlara en yakın yer Osmanlı toprakları olduğu için bu ülkeyi tercih ettiklerini söyleyebiliriz. Zira, onların Osmanlı`da yazdıkları eserler ve şiirleri Türk dilindedir. Türkiye`ye gidişin diğer bir sebebi, eğitimdir. Şairler hakkında bilgi toplarken bazılarının Türkiye`de eğitim aldığına dair bilgiye rastladık. Bu bilgiye dayanark Türkiye`ye gidiş sebeplerinden biri gibi eğitim almak maksadını söyleyebiliriz. Bilindiği üzere son yüzyılda birçok büyük ve küçük devletlerde kurulan okulların sayısı durmadan artıyordu. Söz konusu dönemde Kaçar ve Osmanlı Devletleri`nin büyük şehirlerinde çok sayıda okullar faaliyetteydi. Tarihi kaynaklardan görüldüğü gibi, o zaman, Türkiye`nin başkenti İstanbul`da İranlılar tarafından açılmış okullar vardı. İstanbul`a giden bazı bilim adamlarının yanı sıra şair ve yazarlar da söz konusu okullarda öğretmen veya görevli olarak çalışmışlar veya bu çalışanlar arasında şiir yazanlar da vardır. Bu da İstanbul`a gidenlerin bazılarının iş nedeniyle gittigini söylemeğe cesaret veriyor. İş veya görev sadece okulda öğretmenilke sınırlanmamış, bazı farklı görevler de Azerbaycanlılar tarafından yapılmıştır. Bunlardan, siyasi memuriyet, ticaret, sanatkarlık örneklerini gösterebiliriz. Aşağıda, hakkında bilgi vereceğimiz şairler arasından bazıları devlet memuru, elçi veya konsolos olarak Türkiye`ye gitmiş, özellikle İstanbul`da bulunmuşlar. Bazıları ise şairliğin yanı sıra ticaretle uğraşmışlardır. Başka sanatla uğraşan şairler de kendi sanatlarını Osmanlı`da daha iyi geliştirebilecekleri veya daha fazla kazanç elde edebilecekleri için oraya gitmişlerdir. Bazıları da gittikten sonra şairlekle geçimlerini sağlayamadıkları için başka sanatla uğraşmış, lakin şiir yazmaktan vaz geçmemişlerdir. Orta ve Yakın Çağ’da Osmanlı`ya göç nedenlerinden biri olarak değindiğimiz siyasi meselelerin1 Kaçar döneminde de devam ettigine dair kanıtlar vardır. Ülke içerisinde bazen siyasi faaliyetten, bazen de yazdıkları eserlerin konusunun tetikleyici olduğundan dolayı baskıyla karşılaşanlar Osmanlı`ya gitmişler. Şunu da söyemeliyiz ki, gidenlerin bazıları hayatlarının sonuna kadar Türkiye`de kalmış veya kendi ülkelerine dönüşleri hakkında bilgi vermemişlerdir. Bazıları ise görevleri veya eğitimleri bittikten sonra veya diğer nedenle geri dönmuşlerdir. Bazı şairler de Türkiye`den başka ülkeye gitmiştirler. II.Güney Azerbaycan`Dan Türkiye`Ye Gitmiş Şairler Güney Azerbaycan`ın daha çok Tebrizden olamak üzere, Hoy ve Marağa gibi farklı şehirlerden Türkiye`ye gitmiş şairlerin ve birkaç tanınmış yazarın adları, yaşadıkları dönemi ve bazılarının gidiş sebeplerini ve yazdıkları eserleri hakkında Farsça kaynaklardan elde olunan bütün bilgileri okurlara sunuyoruz. Şunu da söylemeliyiz ki, aşağıda isimleri geçecek şairler, yaşadıkları yıllar esas alınarak sıralanmışlardır.

1.Sabur Asıl adı Hüseyin’dir. Kaynaklarda Sabur ya Saburi olarak geçiyor. XIX. yüzyıl Tebriz şairlerindendi. Eğitimini tamamladıktan sonra İstanbul`a gitmiş, orada istinsah işi ile meşgul olmuş, divan katipliği yapmıştır. Kaynaklarda bir divan dolduracak kadar şiirleri olduğu yazıyor . “Hidayetü`l-Arifin” isimli eserin yazarı, onun Farsça ve Türkçe şiirlerden oluşan divanının olduğunu yazıyor. “Kamusu`l- A`lam” ve “Danişmendan-i Azerbaycan” isimli eserlerde onun mahlası “Sebur” olarak yazılmışıtr. Lakin divanının mevcudiyyeti ve yeri hakkında bilgi yoktur. 1804`te vefat etmiştir.

 2 .Bahar 1 Huseynli Z., Osmanlı İstanbulu’nda Safevi Edipleri. S.752. 2 Hasanzade Ş., Farhang-i Nam-averan-i Edebi-ye İran der Türkiye- Şüera-i İrani, s.73; Vefai Z., Nam-averan-i Azerbaycan, s. 490; Terbiyet M., Danişmendan-i Azerbaycan, s.227; Bayram Ö., Anadolu Sahasında Azerbaycan`lı Şairler, s.91 ve Musalı V. Osmanlı Tezkirelerinde Azerbaycan Şairleri, s. 298. I. Milletlerarası Türkiye-Azerbaycan Münasebetleri Sempozyumu 12-14 Mayıs 2016 99 Osmanlıya gitmiş Bahar adlı diger bir şair 1813/1228 yılında vefat etmiştir. Onun Türkçe ve Farsça şiirleri olduğu yazıyor,3 lakin kendisi hakkında fazla bilgiye rastlamadık. 3.Sa`i Efendi: Tebriz`de 1804 yılında doğmuş bu şair daha sonra İstanbul`a gitti. Güzel sanatlara aşina, özellikle oymacılıkta ustaydı. Bir ara Mehmed Ali Paşa`nın isteği üzerine Mısır`a gitmiş, tekrar İstanbul`a dönmüş, tabhane açarak bununla uğraşmıştır. Onun her konuda usta olduğu söylenir. Fatih Tezkiresinde Sa`i Efendi ile ilgili bilgi bulunmaktadır. Ancak eserleri ile ilgili geniş bilgi verilmemiştir.4 4.Mahvi: Tebriz`de 1823`te doğdu. Asıl adı Hasandır. Sonralar İstanbul`a gitti. Onun, Farsça ve Türkçe şiirleri bulunmaktadır. Mahvi ile ilgili bilgiler Fatih`in “Hatimetü`l- Eşar`ın”da mevcuttur.5 5.Daneş-i Tebrizi Dönemin diğer muhacirlerinden biri Daniş Tebrizidir. Hasan Ali Tebrizi`nin oğlu Hacı Mirza Necef Ali Han 1827/1243 yılında Tebriz`de doğdu. İlk eğitimini babasının yanında, sonralar ise okulda aldı, fıkıh, usul, hadis ve edebi ilimler sahasında kamil bilgi sahibi oldu. 1857/1273 yılında Azerbaycan`dan İstanbul`a gitmiş, Mirza Senglah ile yakın itibatta bulunmuş ve onun okulunda bir süre eğitim almıştır. Senglah Tebrizi`nin vefatından sonra dönem şairlerinin Mirza Senglah hakkında yazdıkları medihleri toplamış ve “Mecmue`l-Evsaf” adı ile yayınlamıştır. “Mizanu`l-Mevazin fi Emireddin” isimli eserini de 1870/1287 yılında İstanbul`da yazdı. Daniş, uzun süre, 1886/1303 yılınadek başkentte İran`ın konsolosu görevinde çalıştı. O, 1875/1292 yılından başlayarak yirmi bir sene yayınlanan “Ahter” gazetesinin kurucusu idi. Mirza Necef Ali Han bundan başka ilmi ve edebi bir merkez kurdu ve Kaçar döneminin birçok mehşur insanlarını, Mirza Hüseyin Han Sepehsalar, Hüseyn Ali Han Emir Nizam, Mirza Cafer Han Müşirüddevle, Mirza Melkum Han, Mirza Muhsin Han, Şeyhü`r-Reis Hayret, Ahundzade, Mirza Habib İsfahani, Mirza Agahan Kirmani, Şeyh Ahmet Ruhi, Seyyid Cemaleddin Esedabadi, Mirza Rıza Han Büküşlu, Mirza Ağahan Sahib-i Kalem, “Ahter” gazetesinin müdürü Ağa Muhammed Tahir ve editörü Mirza Mehdi ve başkalarını o merkeze çekti. 6 6.Ferec Tebrizi Tebrizli şairlerden olan bu şahıs, Şahzade Kasım Mirza`nın kitabdarıydı, sonralar ticaret yolu ile İstanbul`a gitti ve 1852/1268 yılında vefat etti. Türk ve Fransızca dillerini biliyordu.7 7.Mirza Rıza Han Erfeü`d-devle Daniş adlı diğer bir şahis, Hacı Şeyh Hasan İrevani`nin oğlu Mirza Rıza Han Erfeü`d-devle 1854/1270 yılında Tebrizde doğdu. Dış İşler Bakanlığı`nda çalıştı, Tiflis, Petersburg ve İstanbul`da konsolos ve elçi görevini yaptı ve 1899/1317 yılında “Lahe” sulhunun memuru oldu. Onun birkaç risale, nazım ve nesir eserleri vardır, “Tefsir-i Elifba-i Parsi”, “İstikrar-ı Sulh-i Umumi der Alem”, “Tul-i Ömr-i Tebi- i İnsan” onun yazdığı ve yayınladığı eserlerdir. 1889/1306 yılında yazdığı “Müntahabat-i Daniş” de onun diger eseridir. Fetullah Han Şeybani onu medhedenlerden biriydi ve Tahran`da yayınlanan “Şeref” gazetesinde onun geniş tercüme-i halini yazdı.8 8.Bahayi: 3 Hasanzade Ş., Farhang-i Nam-averan-i Edebi-ye İran der Türkiye- Şüera-i İrani, s. 43 ve Yazıcı T., Parsinevisan-i Asiya-i Segir, s. 27 4 Bayram Ö., Anadolu Sahasında Azerbaycan`lı Şairler, s. 90. ve Musalı V. Osmanlı Tezkirelerinde Azerbaycan Şairleri, s.293-294 5 Bayram Ö., Anadolu Sahasında Azerbaycan`lı Şairler, s.91 6 Terbiyet M., Danişmendan-i Azerbaycan, s.143-144, Hasanzade Ş., Farhang-i Nam-averan-i Edebi-ye İran der Türkiye- Şüera-i İrani, s.56-57 ve Vefai Z., Nam-averan-i Azerbaycan, c.4, s.36 7 Hasanzade Ş., Farhang-i Nam-averan-i Edebi-ye İran der Türkiye- Şüera-i İrani, s.84 ve Vefai Z., Nam-averan-i Azerbaycan, s. 581 8 Terbiyet M., Danişmendan-i Azerbaycan, s.144 I. Milletlerarası Türkiye-Azerbaycan Münasebetleri Sempozyumu 12-14 Mayıs 2016 100 Ahmed Bahayi Efendi 1874 veya 1875 yılında Tebriz`de doğdu ve orada eğitim aldı. 1892-93`te İstanbul`a gelip, orada farklı işlerde çalıştı ve 7 Haziran 1925 tarihinde vefat etti. Mahmud Kemal İnal, Bahayi`nin vefatından beş yıll önce Beyazıt`takı Genel Kütübhanede çalışmağa başladığını ve hem de kütübhaneye ait yazılar yazdığını belirtiyor. Ferecullah Kürdi adlı bir şahıs Mısır`dan İstanbul`a gelmiş ve bazi eserlerin kopyasını Bahayi Efendi`ye yazdırmıştır. Bahayi`nin hayatının fakirlik içinde geçdiyini de bu tezkireden öyreniyoruz (İnal 1999: c. 1, s. 251). Genel Kütübhanenin müdürü İsmail Efendi (İsmail Saib Sencer) onun tercüme-i haline dair verdiği bilgide yazıyor: “…Pederi valide cihetinden sadat-ı Hüseniyyedendir. İraniler, Seyyidin kitabetinde şeref-i siyadetin manevi bir eser-i yümn-i bereketi bulunduğuna mütakit olunduklarından ekseri, anın yazısı ile bir kıta, beyt, bir satır dua edinmeyi yümn addederlerdi. Bir de bağlılara yumurta üzerine vefk yazardı, tesiri görülürdü. Yirmi beş seneden beri kendini bilirim, hılaf-i edeb ve namus hiçbir kelam ve hareketi vaki olmadı”. Vefatından sonra kütüphane müdürünün naklettiğine göre, Bahayi, Mahmud Kamal İnal`ı gördükce “nezer-i niyaz ile bakar, ah, ne olur, benim tercüme-i halimi ve eşarımı da kitabına yazsa” dermiş. Mahmud Kamal İnal, Genel Kütübhaneye gidip gelirken Bahayi`yi gördüğünü yazır. Orta boylu, siyah bıyıklı, esmer, sessiz biri olduğunu yazıyor. Bahayi, Fars ve Türk dillerinde şiirler yazmıştır. Azerbaycan Türkçesinde «Mestname» adlı eseri vardır. Bazı şiirleri “Terakki” ve “Malumat” adlı gazetlerde yayınlanmıştır.9 9.Ebulhasan Tebrizi Şebüteri XIX. yüzyıl şairi Ebulhasan Muhammed Cafer oğlu Tebrizi`in Şebüter ilçesindendir. Divan sahibi bu şairin divanının iki nushasından biri “Lulu`i-l İbret” adı ile nastalik hattında yazılmıştır. Diger nushası, kendi hattı ile 1876/1293 yılında İstanbul`da yazılmıştır. Divanında mesnevi, gaside, gazel, terci ve b. şiir türleri vardır.10 Be nazem an Halık-i yekta-i bihemta, Ke der yek kun biyaverd ez edem dünya o mafiha. Her an ser-i ke be fark senan negerded tac Çegune ze u muhabbet tevan koned miraç. 10.Remzi Baba Tebriz`in XIX. yüzyılda güzel şiirler yazan şairlerinden idi. Yirmi yaşından İstanbul`da ikamet ediyordu. Bir gün Sultan Abdülmecid Han (1839/1255 -1861/1277-) geçerken bedaheten aşağıdakı rübaiyi okudu: Ey padişahım, bir dur, dervişi ferahnak et, Mirat-ı zamirinden, zeng-i kederi pak et. Bir hafta senin harcın, on yıl bana kafidir. On yıl beni rahat kıl, bir hafta sen imsak et. (Yani, ey Padişahım bir az dur ve bu dervişi sevindir ve onun düşüncelerinden kederi yok et. Senin bir haftalık harcın bana on yıl yeter, kendi imsakının harcı ile bu dervişin on yıl rahatlığını sağla.) Bunu duyan Sultan, Baba`ya ödül verdi. Remzi Baba, L`ali, Ahi, Raci ve Şükuhi gibi şairlerle ile aynı dönemde yaşamıştır, 1885/1302 yılında Şükuhi ile görüşmüş ve bu görüş hakkında divanında da yazmıştır.11 O, 1889/1306 yılında vefat etti. Vefatı haqqında şair Deli Hikmet bu kıtanı yazmıştır: Bir düşün, ey zair-i gafil, şu kabrin halini, Bir de altında yatan pir-i bela-perverdeyi. İhtiyarlık, hastalık, gurbette yokluk birleşib, 9 Musalı V., Osmanlı Tezkierelerinde Azerbaycan Şairleri, s. 116-121 ve Musalı V. Mahmud Kamal İnal Tezkiresinde Azerbaycanlı Şairler, s.629 10 Hasanzade Ş., Farhang-i Nam-averan-i Edebi-ye İran der Türkiye- Şüera-i İrani, s. 45 ve Vefai Z., Nam-averan-i Azerbaycan, s. 249-250 11 Hasanzade Ş., Farhang-i Nam-averan-i Edebi-ye İran der Türkiye- Şüera-i İrani, s.59. ve Terbiyet M., Danişmendan-i Azerbaycan, s.161 I. Milletlerarası Türkiye-Azerbaycan Münasebetleri Sempozyumu 12-14 Mayıs 2016 101 Boğdular biçare Remzi-yi felaket-dideyi. 1884`te görüştüğü Şükuhi de kendi divanında onun hakkında yazmıştır. Şiirlerinin bir kısmı “Mecmue-i eşar” adıyla 16 sayfadan ibaret olarak 1888-89 yılında yayınlanmıştır. Türkiyeli müellif İnal, Remzi Baba hakkında bir olayı nakleder: (İnal 2000: c. 4, s. 1858). Remzi Baba, bir yemekhanede ciğer yemiş, parasını vermemiş, aşçı sinirlenip, acı sözlerle ciğerini yakmış. O sırada tanıdıklarından birinin geldiyini görünce bu kıtanı söylemiştir: Tuzladı aşçı dil ile yüreğim yaresini, Ciğerim paresi gel, ver ciğerin paresini. Ben demem aşçıya bir şey, dilerim Mevla`dan, Bit pazarında mezad eyleye ızgaresini.12 11.Ahmet Feyzi Tebrizi Osmanlı`yıa göç etmiş şairlerden biri Ahmet Feyzi Tebrizidir. Müallim Feyzi Tebrizi Osmanlı kültürünün en parlak döneminin yazarlarından biriydi. O, 1892-1893 yılında İstanbul`da İranlıların okulu tesis edildikten sonra o okulda öğretmenlik yapmıştır. Onun divanından başka dilbilimine ait eserleri ve çevirileri vardır: “Talim-i Farsi”, “Usul-i Farsi”, Qend-i Farsi” ve “Muhtasar-i Usul-i Farsi” onun eserleridir. O, Habib İsfehani ile aynı dönemde yaşamıştır.13 Ahmed Feyzi Efendi 1842 yılında Güney Azerbaycan`ın Serab ilçesinde doğdu. Irak`ın Necef şehrinde eğitimini aldıktan sonra Mısır`a, oradan da Sami Paşa ile birlikte İstanbul`a gitti, 27 Şubat 1910 tarihinde İstanbul`da vefat etti. Feyzi Efendi, “Süruş” imzası ile “Tercüman-i Hakikat” gazetesinin edebiyat bölümünde yazılar yayınlamıştır. Şair daha çok “Müellim Feyzi Efendi” olarak tanınıyordı. Fransız dilinden çevirileri vardır, lakin bu dilde serbest konuşamıyordu.14 13.Acemzade İranlı Emirek Acemzade tabip, müzikci ve Farsça şiirlerin müellifidir. XIX. yüzyılda vefat etmişr.15 Lakin “İranica” ansiklopedisinde XVI. yüzyılda vefat ettiği yazıyor.16 13.Bahai Tebrizi Bahai adlı diğer bir şair Tebriz`den Küçük Asya`ya gitmiş, Farsça da şiirler yazmıştır. 1968/1388h. yılında vefat etmiştir.17 14- Hamid Nutki Türkiye`de eğitim almış diğer ünlü simalardan biri, Hamid Nutki, 11 Eylül 1920 yılında Tebriz'de doğdu. “İttihâd-ı Novber” ilkokulu, sonra da “Necat” okulunda okudu. Ailesi, 1929'da Astara şehrine göç edince, orada “Hekim Nizami” okuluna kaydoldu ve Nima Yuşiç`in derslerine katıldı. Ailesi Tebriz'e dönünce, burada “Firdevsi” lisesini bitirdi. Bu lisede coğrafya dersleri veren tanınmış şair Habib Sahir, Hamid Nutki'nin şiir ve edebiyata ilgi duymasında etkili olmuştur. O, 1942'de Tahran Hukuk Fakültesi'ni bitirip aynı yıl Türkiye'ye geldi. İstanbul Üniversitesi'nde başladığı hukuk doktorasını, 1948'de tamamladı. İran'a dönerek iş hayatına atılan şair: “Çalışma hayatım başladıysa da bütün ömrümce hep bir öğrenci olarak kaldım ve hiçbir zaman öğrenme susuzluğumu gideremedim” demiştir. İran'a 12 Daha geniş bilgi için bknz: Musalı V. Osmanlı Tezkirelerinde Azerbaycan Şairleri, s. 271-279 ve Musalı V., Mahmut Kemal İnal Tezkiresinde Azerbaycanlı Şairler, s.634 13 Hasanzade Ş., Farhang-i Nam-averan-i Edebi-ye İran der Türkiye- Şüera-i İrani, s.31. ve Riyahi M., Zebean ve Edeb-i Farsi Der Gelemruv-i Osmani, s. 246 14 Bu şair hakında daha geniş bilgi için bknz: Musalı V., Mahmut Kemal İnal Tezkiresinde Azerbaycanlı Şairler, s. 631-633 15 Hasanzade Ş., Farhang-i Nam-averan-i Edebi-ye İran der Türkiye- Şüera-i İrani, s. 78 ve Yazıcı T., Parsinevisan-i Asiya-i Segir. S.24 16 http://www.iranicaonline.org/articles/persian-authors-1 17 Hasanzade Ş., Farhang-i Nam-averan-i Edebi-ye İran der Türkiye- Şüera-i İrani, s. 43 ve Yazıcı T., Parsinevisan-i Asiya-i Segir, s. 102 dönünce Uluslararası Petrol şirketinde çalışmaya başladı. Daha sonra, Tahran'da “Sosyal İletişim Bilimleri Fakültesi” nde ders vermeye başladı. 1972'de ABD'ye gönderildi, 1989 yılından itibaren ise İngiltere Edinburg Üniversitesi'nin “İslam ve Orta Doğu Araştırmaları Bölümü”nde araştırmacı olarak görev aldı. 1994'de Azerbaycan Cümhüriyyeti “Nahçivan Devlet Üniversitesi” tarafından Fahri Profesörlük ünvanı aldı ve aynı yıl, Bakü'deki “Azerbaycan Yazarlar Birliği” tarafından asli üyeliğe kabul edildi. Hamid Nutki yazar ve şair olarak birçok eser ve makalenin müellifidir. İlk yazıları 1935'de Tebriz'de “Şahin” gazetesinde çıktı. 1941'e kadar burada ve “Sehend” gazetesinde düzenli olarak şiirler ve yazılar yayınladı. 1936'dan itibaren ana dili Azerbaycan Türkçesiyle şiirler yazmaya başladı. Tahran'da “İkdam”, “İttilaat”, “Merdâne Kâr”, “Demâvend” ve “Kanun” gibi gazetelerde makaleler yazdı. Ayrıca “Haberha-yı Rûz” adlı gazetede baş yazarlık yaptı. 1924'de Pehlevi sülalesinin iktidarından 1979 İhtilali süresinde 50 yıldan fazla devam eden Türkçe yasağı sonucu Türkçe dil, kelime ve alfabe bakımından karmakarışık şekil aldı. Türkçe'nin imlasının kısmen düzene salınmasında, diğer önemli şahsiyetlerle birlikte Hamid Nutki'nin de rolü oldu. Böylece, İran'daki Azerbaycan Türkçesi'nin az da olsa standartlaşmasında Hamid Nutki'nin büyük katkısı oldu. Hem şair, hem yazar olarak İran'da Türk medeniyetini öğretme yolunda çalışan bu aydın, bazen şiirlerinde “Aytan” mahlasını da kullanmıştır. Hamid Nutki 1999 yılında İstanbul`da vefat etti.18 Yazarlar 1.Abdulkerim Buhari Tarihci Abdulkerim Buhari, 1807/1222 yılında bir grupla İstanbul`a gitmiş ve ömrünün sonuna kadar orada yaşamıştır. “Coğrafiya-i Asiya-i Merkezi” (Afganistan, Buhara, Hive, Hucend, Tibet ve Keşmir) kitabını yazmıştır. Bundan başka 1747/1160 yılı havadisini, yani Ahmet Şah Devani`nin tahta oturmasından kendi zamanına kadar bu memleketin olaylarını yazmıştır. 1831/1246 yılına kadar hayatta olan Abdulkerim Buhari`nin ölümü bu senede gerçekleşti.19 2.Zeynelbaidin Marağayi Zeynelabidin Marağayi 1839/1255 yılında Marağa şehrinde doğdu. Babası tacir olsa da aydın insanlardandı. Zeynelabidin sekiz yaşından okula gitti ve bir süre babasının yanısıra ticaretle uğraştı. Genç yaşlaında Erdebil`e geldi, işleri iyi gitmediğinden Kafkasya`ya gitti. Bir kaç dil bildiği için, Kafkasya`da konsolos yardımcısı görevine atadılar. Sonralar, Kırım`la İstanbul arasından ticaret işi ile uğraştı ve 1877/1294 yılında Rusya`nın Yalta şehrine gitti ve oğlunun israrı ile Rusya vatandaşlığı aldı, ama çok geçmeden Rusya varandaşlığından vazgeçip İstanbul`a yerleşti ve ticaretle uğraştı. Mekke ziyaretine gitti için Hacı Zeylenabidin Marağayi adi ile mehşurlaşan bu yazar İstanbul`da yayımlanan “Şems” gazetesinde sosial, tarihi ve siyasi konularda makaleler yazmağa başladı. Bundan başka 3 ciltlik çok önemli “Seyahatname-i İbrahim Bey”, “Bazgşet-i İbarhim Bey be Mısır”, “Cevab-i Yusuf Emu, Lele-i İbrahim Bey” adlı tarihi anlatan siyahatnamelerini yazdı. Bu kitabın bir kısmı İran`da halk arasında düşünce fırtınasına ve onların düşüncelerinde geniş değişime sebep oldu. Onun “Seyahatname-i İbrahim Bey” isimli kitabını alanlar artık suçlu kısmında devlete ceza ödemek zorunda kalıyordu. Zeylnelabidin İstanbul`da yayınlanan “Ahter” ve Heblü-l Metin (Kelkete) gazetelerinde makaleler de yayınlıyordu. 1328 yılında İstanbul`da vefat etti.20 3.Mirza Ağa, Nale-i Millet Daha çok yazarlığı ile mehşur olan Nale-i Millet (halkın feryadı) ismini almış Mirza Ağa Tebrizi, 1849/1265 yılında Tebrizde doğdu. İran`da ilk Drama Edebiyatı`nın kurucusudur. En iyi eselerini 1865/1282- 1871/1288 yılları arasında 18 Vefai Z., Nam-averan-i Azerbaycan, s. 94-96; Işık İ., Resimli ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi 19 Hasanzade Ş., Farhang-i Nam-averan-i Edebi-ye İran der Türkiye- Şüera-i İrani, s. 76-77, ve Nesiri B., Name-i müverrihin, s. 407 20 Vefai Z., Nam-averan-i Azerbaycan, s.. s.30 ve aynı eser c.4. s.46-48 I. Milletlerarası Türkiye-Azerbaycan Münasebetleri Sempozyumu 12-14 Mayıs 2016 103 yazmış, Frnasız ve Rus dillerini çok iyi biliyordu. Uzun zaman bildiği diller üzre öğretmenlik yapmış ve bu görevle Bağdat ve İstanbul`da da çalışmıştır. Yedi sene Fransa elçiliğinde münşilik yapmıştır. “Risaletü`l-Ahlakiye” adlı eserinde farklı ülkelere yolculuğu hakkında yazmıştır. Meşrute inkılabının önde gidenlerinden biri olarak “HeşaratülArz”, “Nale-i Millet” ve “İstiklal” gazetelerini yayınlamıştır. Gazetelerde “Gaffar-ı Vekil” imzası ile yazdığı ironi ve eleştirili yazıları çok önemliyidi. O, adı geçen gazetelerde yazdığı yazıları ile Meşrute`nin kahramanı ve dönemin siyasi şahıslarından biri olmuştu. Hatta Muhammed Ali Şah`ın darbesi zamanı yayınevleri ve gazeteler kapıldığında dahi “Nale-i Millet” gazetesi yayınlamaktaydı. Onun “İstiklal” gazetesi hakkında Eduard Braun şöyle yazmış: “Mirza Ağa`nın başkanlığı ile Tebriz`de 1327 yılından yayınlanan bu gazete Meşrute yandaşları ve Tebriz savunucularının sosyal sonucudur”. Mirza Ağa bu faleyetleri nedeniyle devletin baskıları yüzünden bir kaç arkadaşı ile birlikte 1873/1290 yılında Osmanlıya mühaciret etti, üç sene sonra 1876/1293`te Tebriz`e geri dönüş yaparken uzun zamandan beri bulaşıtığı verem hastalığından Deyrzur`da yaşamını kaybetti. Savaş nedeniyle Tebrize getirmek imkansız olduğu için İstanbul`a götürüp, orada gömdüler.21 4.Mirza Muhammed Tahir Tebrizi Yazar Mirza Muhammed Tahir Tebrizi Karacadaği “Ahter” gazetesinin müdürüydü. O, Tebriz yakınlığındakı Eher`in Bayburt tayfalarından idi, sonralar İstanbul`a gitti, bir kez ailesini görmek için Eher`e geri geldi. Kaçarlar döneminde İstanbul`da yayınlanladığı “Ahter” gazetesiden dolayı Nasireddin Şah zamanının hükümeti onu sorguluyordu. Onun faaliyetleri nedeniyle Emir Nizam onu överek yazmış: “Bin kere aferin müdüre, bu gazetenin kurucusuna ki: Ahter ez çarh be zir ared o paşe be vereg, Gövher ez behr-i feraz ared o rized be kenar.” “Ahter” gazetesinin ilk sayı 13 Ocak 1876 (16 Ziyhecce 1292) yılında Mirza Tahirin müdürlüğü ile İstanbul`da yayımlandı ve 1896/1314 h yılına kadar dört sayfada yayımlanmağa devam etti, lakin sonralar kapatıldı. “Ahter”in yazarları gayretli ve iyi idiler, o dönemin ünlü aydınları ve özgürlükçülerinden: Mirza Ağahan Kirmani, Şeyh Ahmet Ruhi, Mirza Mehdihan Tebrizi, Mirza Ali Muhammed Han Kaşani bu gazete ile işbirliği yapıyorlardı. Ağa Muhammed Tahir Tebrizin`nin bu gazeteden başka, yazdığı aşağıdakı ders kitapları da vardır: “Amuzgar-i Parsi” 2 ciltte, 1924/1342, “ Destaviz-i Farsihanan” 1907/1325.22 Sonuç Araştırma sonucu Türkiye`ye gitmiş 14 Güney Azerbaycan şairinin adına rastladık, bunlardan biri olan Acemzade hakkında farklı bilgi elde ettik. Acemzade iki kaynakta XIX. yüzyıl, diger bir kaynakta ise XVI. yızyıl şairi olarak geçiyor. Diğer on üç şairden ikisi XX. yızyılda, diğerleri ise XIX. yüzyılda doğulmuş, yaşamış veya vefat etmiştirler. Şairlerden başka Azerbaycan için çok önemli olan, kendi kalemleri ile o dönemin siyasi ve sosyal hayatında büyük katkılarda bulunmuş dört yazarın da ismine rastladık. Şair ve yazarların Türkiye`ye gidiş sebeplerine her birinin hayatı hakkında verilmiş bilgide değinildi. Bu şair ve yazarların çoğu kendi eserleri ve görevleri ile Türk milletinin ve bu milletin ait olduğu develetler arasında siyasi, medeni, kültürel bağları korumuş ve kültür ve bilim dünyasına değerli armağanlar sunmuşlardır.

Kaynakça

Bayram, Ömer.. “Anadolu Sahasında Azerbaycan`lı Şairler”. Journal of Qafkaz University, No. 15, Yıl: (Spring 2005). s.83-92 Dedeyev, Bilal. “15-16. Yüzyıllar Azerbaycan-Osmanlı Kültürel İlişkilerinde Mühim Rol Oynayan Bazı Şairler”. Journal of Azerbaijani Studies. s.379-390 Hasanzade Şehriyar, Farhang-i Nam-averan-i Edebi-ye İran der Türkiye- Şüera-i İrani. Hoy: Yayıncılık, 1389ş. 21 Vefai Z., Nam-averan-i Azerbaycan, c.4. s.91-92 22 Hasanzade Ş., Farhang-i Nam-averan-i Edebi-ye İran der Türkiye- Şüera-i İrani, s. 101 I. Milletlerarası Türkiye-Azerbaycan Münasebetleri Sempozyumu 12-14 Mayıs 2016 104 Hüseynli, Ziver, “Osmanlı İstanbulu’nda Safevi Edipleri”, Uluslararası Osmanlı İstanbulu Sempozyumu, III. Sempozyumun bildiri kitabı, Yıl: 2015 s.749-760. Musalı, Vüsale, “Mahmut Kemal İnal Tezkiresinde Azerbaycanlı Şairler” Azerbaycan Dünya Edebiyatında Uluslararası Simpoziumun materialları, Bakü, Yıl:2012, s. 629-638 Musalı, Vüsale, Osmanlı Tezkirelerinde Azerbaycan Şairleri, Bakü: Nurlan Yayınçılığı, 2009. Nesiri, Behruz, Name-i müverrihin, 1. Baskı. Hoy: Karakuş Yayıncılığı, 1384ş, Riyahi, Muhammed Emin, Zebean ve Edeb-i Farsi Der Gelemruv-i Osmani, Tharan: Pajeng Yayınçılığı, 1369ş, Terbiyet, Memmedali. Danişmendan-i Azerbaycan. 2.baskı. Tahran: Bonyad-i Ketabforuşiye Tebriz Yayıncılık, Vefai, Zöhre, Nam-averan-i Azerbaycan, 5 ciltte, Tebriz: Zeynep (s) Yayıncılığı, 1378ş. Yazıçı, Tahsin, Parsinevisan-i Asiya-i Segir, Tahran: Merkez-i Mütaliat ve Tahkikat-i Ferhengi Yayıncılığı, 1371ş. http://www.iranicaonline.org/articles/persian-authors-1

Filologiya üzrə fəlsəfə doktoru 



Şirvani Ədillinin “Tək vətən sevgisi bəsdir” adlı yeni kitabı nəşr olunub
23:07 / 11-01-2023
Şirvani Ədilli: Qan Turalının meyxana haqqında fikirlərinə cavab
14:45 / 25-05-2022
“Folklorçular” İctimai Birliyi 3 günlük “Dastan gecələri”nin keçirilməsini təşkil edib
00:19 / 03-05-2022
“Dastanlarda milli-mənəvi dəyərlərimiz” mövzusunda Konfrans keçirmişdir
22:55 / 20-04-2022
Təbrizdə Rza Bərahəninin xatirəsi anılıb-VİDEO
15:00 / 27-03-2022
Həsən Dəmirçinin yubileyi qeyd olunub
23:48 / 31-12-2021
Arzu Qazıyevanın filminin təqdimatı oldu
01:29 / 26-12-2021
NOVRUZ BAYRAMINIZ MÜBARƏK!
19:48 / 21-03-2021
KİTABLAR GÖRÜNMƏZ QANADLARIMIZDIR
21:01 / 14-11-2020
QHT tərəfindən kənd kitabxanalarında kitabların müzakirəsi həyata keçirildi.
15:05 / 30-10-2020
Şirvani Ədilli: Aqşin Yeniseyin tarix və mədəniyyətimizi aşağılayan yeni kitabı haqqında
01:22 / 04-05-2020
NOVRUZ BAYRAMINIZ MÜBARƏK!
11:56 / 20-03-2020
Şirvani Ədilli: Ağa Məhəmməd şah Qacar bədii əsərlərdə
21:20 / 08-01-2020
“Tariximizə sahib çıxaq” İctimai Birliyi Gəncə şəhərində yekun tədbirini keçirib
03:41 / 08-11-2019
Yeni ildə türk dili və ədəbiyyatı ixtisasına rəğbət artıb – Təbriz Universitetində
12:40 / 12-08-2019
Həmədan aşıqları haqda qələmə alınan nəfis əsər işıq üzü görüb
22:52 / 13-07-2019