BÜTÖV AZƏRBAYCAN OCAQLARI
Ukrayna Ermenileri ve ya Ermenileşen Kıpçaklar

11:28 / 25-07-2016   /   baxış - 4183

Özet:

Bu makalenin verileri 2003 - 2006 yılları arasında Ukrayna’da görevli olduğumuz yıllar içerisinde toplanmıştır. Ermeni kelimesi bir milleti değil bir mezhebi ifade eder. Bu mezhebe inananlar değişik etniklerden oluşmaktadır. Bugünkü Ermenilerin oluşmasında özellikle Oğuz ve Kıpçak topluluklarının çok önemli rolleri olmuştur. Ukrayna’da Kıpçaklar, toplumsal çözülmeye uğradıktan sonra bazıları bu mezhebi seçmişlerdir. Bunu dilleri, kültürleri ve bıraktıkları hatıraları doğrular. Ukrayna Gregorianları ticaret ve sanatta başarılı olmuşlardır. Bununla beraber elçilik, tercümanlık, rehberlik, casusluk faaliyetlerini de yürütmüşlerdir. 

Ukrayna Ermenileri ve onlara ait kültürel unsurlarla tanışmamız 2003 – 2004 yılları arasında Kırım’da görevli olduğumuz yıllara dayanır. Bu yıllarda aynı üniversitede görev yaptığımız A. Garkavets’ten Ermeni alfabeli Kıpçak Türkçesi metinlerinden bazılarını kopyaladık. Esasında bu metinleri Garkavets transkripsiyon edilmiş halde yayınlamıştı. Daha sonra Ukraynalı Türkolog İrina Driga, Kiev’de bulunan ve tarafımızca müracaat yoluyla temin edemediğimiz Ermeni Alfabeli metinlerden bazılarının mikrofilmlerini ücreti mukabilinde gönderdi. Bunlardan başka araştırma tespit gezilerimiz esnasında Galina Hımilovska ile gittiğimiz Lvov, Lutsk, Galiçya, Çernovtsi bölgelerindeki müzelerden, tanışma imkanı bulduğumuz Daşkeviç ve Koçibey’den bazı malzeme ve eski tarihli kaynakları temin ettik. Aynı yıllarda Kırım’da etnik azınlıklar üzerine yapılan çalışmaları takip edip tercüme yoluyla arşivimize aktardık. Bu yıllarda bir de Ermenice – Türkçe sözlük çalışması hazırlıklarımız oldu. Ancak Ermeni kökenli araştırmacının vazgeçmesi ve TİKA’dan gerekli desteği alamayışımız nedeniyle bu sözlük çalışmamız yarım kaldı. 2006 yılında da Garkavets ile Almatı’daki Deşt-i Kıpçak Enstitüsü’nde birlikte 6 aylık bir çalışmamız oldu. Onun çalışmalarından bir hayli istifade ettik. Bu çalışmamız da 2003 – 2006 yılları arasındaki derleme - toplama – deşifre ve kayıtlarımıza dayalı olarak yapılacaktır.

Gregorianlık, bir mezhebe verilen addır. Ermenistan’da Hıristiyanlık resmi din olarak 301’de kabul edilmişti. İlk Ermeni katoliği ve Ermeniler arasında Hıristiyan dinini yayan Grigora Prosvetitel olmuştur. Dolaysıyla kilise de ‘Grigoryan kilisesi” adını aldı. Dogmatizm ve tören ilişkilerinde Ortodoks dinine yakın olup ama Monofizitlerin ökülünü devam ettirirler. Onlar İsa Peygamberi Tanrı ve insan olarak değil de sadece Tanrı olarak kabul ederler. 451’de Halkidonskiy Vselenskiy kilisesinden sonra Monofizitleri dalâl olarak saydılar ve Ermeni kilisesi bağımsızlığa kavuştu.1 Hayk kavminin milli mezhebidir. 1850’lere kadar Gregorianlık bir cemaattir. Türk, Fars, Arap ile Hayk kavminden insanlar da bu cemaatin içinde yer almıştır. Ermeni kelimesi yukarılarda, yükseklerde yaşayan, dağlı anlamında kullanılmaktadır. 1850’li yıllardan sonra bu cemaat siyasi bir kimliğe büründürülüp Gregorianlık ve Hayklık birleştirilir.2 Son çalışmalara göre de, Anadolu’daki isyancı grupların içinde Türk soylular da vardır.

Gürcü kroniklerine göre Ermeniler Bizans politikaları neticesinde önceleri Kafkasya’dan, İran baskılarından kurtulmak maksadıyla Anadolu’nun içlerine çekilmiş, daha sonra Bizanslılardan gördükleri zulümler nedeniyle tekrar Kafkasya’ya dönmüş ve Güney Kafkasya ile Anadolu’nun doğuşuna yayılmışlardır. Bugünkü Ukrayna ve Avrupa Ermenilerinin bu coğrafyaya gelişleri ise yine göç dalgalarıyla gerçekleşmiştir ki o da önce Bizans zulmü ve sonra da Ani’nin Türkler tarafından alınmasından sonra Kırım’a koloniler halinde gelip yerleşmişlerdir. Gregorian Kıpçakların Batı Ukrayna veya Luvov’a gelişlerinin nasıl olduğu hakkında değişik kaynaklar farklı görüşler ileri sürmektedir. VIII - XII asırlarda kaçaklar, göçenler ve tüccar ile esnaflar vasıtasıyla bir cemiyetin oluşması, XIV - XV. Asırlarda Kırım’a toplu göç ve Kırım’ın Osmanlılar tarafından fethinden II. Katerina dönemine kadar olan zaman ve II. Katerina’dan sonraki dönem Gregorianların Ukrayna - Rusya’ya göçleri ve yayılmaları ile ilgili zaman dilimleridir. Anadolu Selçukluları döneminde Anadolu’dan Kırım’a ve oradan da 13. asırda Luvov bölgesine gelinip yerleşildiği, 4 XIV. asırda ilk Gregorian Kilisesinin (1361) kurulduğu bilinmektedir. Bulundukları bölgede halen bir kısmının yaşadığı ve halen o dönemlere ait belgeleri muhafaza eden merkezlerin olduğu, da bilgilerimiz arasına ilave edilmelidir. XVIII. Yüzyılın sonlarında bu bölgede cebren Hıristiyanlaştırılmış Tatarlar da vardı.

Bölge tamamen bir ticaret ve sanat merkezi idi. Nihayetinde Sultan İbrahim’e ait olduğu söylenen, ve şu anda Luvov Devlet Arşivinde saklanan bir Hattı Hümayunda5 da bu durumu açık-seçik görmekteyiz. Luvov, o tarihlerde serbest bölgedir. Hiçbir mal bu şehre girmeden Ukrayna ve çevresine dağıtılamıyordu. Buradaki tüccarların büyük çoğunluğunu da Gregoryan tüccarlar oluşturuyordu. 1685 senesinde Luvov’daki 14 büyük mağazanın 10’u ve 17 orta halli mağazanın da 13’ü Gregoryanlara aitti. Bunun sebebi ise Gregoryanlara tanınan imtiyazlardı.

Luvov’daki Gregoryanların tamamı ticaretle uğraşmıyordu. Büyük çoğunluğu zenaat işleriyle uğraşıyordu. XVII. Yüzyılın başlarındaki vergi kayıtlarına göre Gregor­yanların % 80’i zenaatkardı. Kasaplık, yün ve deri işleri, nakışçılık, eğercilik, terzilik, ok­çuluk, kılıççılık, kürkçülük, kağıtçılık, petrol ürünleri, ressamlık, ayakkabıcılık, sarraflık, meşrubatçılık işleri Gregoryanların tekelinde idi. Kağıt fabrikalarına hammadde temini ve darphane işlerine de bakıyorlardı.

Gregoryanlar, Kıpçak Türkçesine ya­kın olan Kırım Tatar Türkçesi ve diğer Türk­çeleri bildikleri için tercümanlık, müsteşarlık, danışmanlık, konsolosluk vazifelerinde de bulunmaktaydılar. Casusluk ve muhbirlik yaptıkları da bilinen işleri arasına idi.

Kiev’de bir Ermeni kolonisi veya Er­meni hicreti olduğu yolunda XVI - XVII. yüzyıl öncesine ait bir bilgi yoktur. Özerkliği olmayan Gregoryanlar ve onlara ait bir kilise­nin XVI - XVII. asırlarda varlığını, sonradan buraya gelerek yerleştiklerini biliyoruz. Yine buradaki Ermenilerin dillerinin Kıpçak Türk­çesi olduğu da bilinmektedir. Burada kuru­lan Gregoryan mahkemesinde yeminler ya da and içmeler Kıpçak Türkçesi ile yapılıyordu.

Kiev ve Kamenetse merkezlerinden başka Lutsk, Vladimir, Suçava, Serete, Bal­ta, Baga, Belza, Bereyar, Baroka, Broda, Bu­çaç, Çernovtsi, Gorodenko, Kutav, Stanislav, Vara, gibi yerleşim merkezlerine dağılmışlar­dı. Gregoryanlar Ukrayna’nın 70 yerleşim merkezinde bulunuyorlardı.

Kırım’da Gregoryan nüfusun en yoğun olduğu bölge Kefe idi. XV. Yüzyılın ikinci ya­rısında buradaki Gregoryanların nüfusu 35- 40 bin civarındaydı. İkinci büyük yerleşim merkezi ise Sudak idi. Sudak, Kıpçak Dev­leti’nin de en önemli ticaret merkezidir. Kı­rım’da yaşayan bu Ermenilerin bir kısmı Kral I. Leos’un davetiyle Batı Ukrayna’ya ve Ga­liçya’ya yerleşmişlerdir. Daha sonra Polonya Ermenileri olarak anılan Ermeniler bunların torunlarıdır. Ukrayna Ermenilerinin merkezi 1496 tarihinden itibaren Kamenets-Podolsk şehri idi. 1883 yılında Kamenets’e giden Kuş­neryan adlı bir Ermeni, dönüşünde yazdığı yazıda; Bu Ermeniler kendi ince ve nazik dillerini bırakmış, ülkelerini talan edenlerin dillerini benimsemiştir demektedir ki bizim bu görüşe katılmamız mümkün değildir. Ka­tılmadığımız görüş Ermeni dili ile ilgili olan kısım değildir. O kişilerin anadillerini bırak­masıyla ilgili olan kısımdır.

Karasubazar, Kezlev, Akmescit, İnker­man, Surhat gibi vilayetlerde de Gregoryanlar yaşamaktaydı. Ermeni kolonistleri Kırım’dan Kuzey Preazovya tarafına 1778-1779 yılla­rında Rumey (Türk dilli Grek), Urum (Türk dilli), Volohlar (Moldavyalılar) ve Gürcü’lerle (Türk dilli Gürcüler) birlikte göçmüşlerdi.10 Bu göç esnasında önceleri Ukrayna (Deşt-i Kıpçak) steplerine doğru gitmişler, birkaç yıl buralarda kendilerine uygun bir yer aradıktan sonra, günümüz Rostov-na- Donu toprakları­nayerleşmişler, Kırım’dan çıkan Gregorianlar Rostov-na-Donu topraklarında Nahiçevan-na-Donu ve birkaç köy kurmuşlardı.

Türk dilli Ermeni kolonileri Ukray­na’da Galitsko-Podolski’de ilk defa Altınor­du zamanında, XIV. Asrın ortalarında, Karay veya Litvanya Tatar kolonistleriyle aşağı yuka­rı aynı zamanda gelmiş olabilirler. Daha sonra 1475’te Osmanlı Türkleri Kırım’da Kefe şeh­rini fethedince koloni akınları buradakilerle birleşmişlerdir. Kefe’de yaşayan Ermeniler şehirden çıkıp Ukrayna’da Podolya merkezi Kamenets ve Galiçya’da merkezi Lvov’a ken­di dindaşlarıyla birleşmişlerdi. Günümüzde Ermeni kolonistleri Türk dilli olmaktan çık­mışlardı ve yerli halk gibi Rusça, Ukraynaca ve Polonca konuşmaktadırlar. Fakat eskiden nasıl konuştuklarını XVI- XVII. Asırdan kal­ma Türkçe fakat Ermeni alfabesiyle yazılmış belgeler bize göstermektedir. Bu belgeler ge­nellikle Ermeni Mahkemesinin protokolleri, din ve dil ile diğer yazılardan oluşur.

Rusya-Ukrayna topraklarına Ermenile­rin ilk gelişini Ermeni tarihçileri Ani başken­ti olan Bagratid Ermeni devletin çöküşüne (886-1045) bağlamaktadırlar.12 XI-XII. Asrın ilk yarısında Kiev’de ilk Ermeni kolonisi ol­duğunu yazılmaktadır.13 Ermeni, Türk ve Er­meni Kıpçak eserlerinde Mankerman olarak geçmektedir. O zamanlar Kiev’de Ermeni cemaatı kolonisi olduğu şüphelidir. Daha geç zamanlarda Agop III. kitabında Kamenskiy ve başka şehirlerinde bulunan ünlü papaz­ların ruhani dairelerden başka özerk Ermeni cemaatları olduğunu yazılmaktadır. Kiev’de bulunan kiliseden de söz edilmiştir.14 XVI-XVII. Asırlarda Kiev’de böyle bir cemaat yoktu. Kiev’den Kamenetske gelenler ise Kiev’de Ermeni cemaatinin olmadığını söy­lemektedirler. Fakat Kiev’de Ermeni kilisesi vardı. Kamenetsk papazı Mihno 1609’da va­siyetnamesinde mirasın bir kısmını Kiev’de­ki kiliseye bağışlamıştır. (Akt. Kıpçakskoye Pismennoye15. 24: 45). Sicil kitaplarına göre Kiev Ermenilerinin ve Kamenetsk Ermenile­rinin dilleri Kıpçak dili idi. Kiev’den Kame­netsk’e yerleşen Ermeniler yerli Ermeni mah­kemesinde Kıpçak dilinde vatandaşlığı kabul ediyorlardı.

Podolya ve Galiç’te yerleşen Erme­niler Moldavya, Valahya ve Kırım’dan çıkan Ermenilerdir. Önemli yerleşim merkezleri Akkerman, Seret, Suçava, Hotin ve Yassı idi. Kırım’da XI. Asrın ortalarında kurulmuş en büyük Ermeni kolonisi Kefe’de idi.16 XV. As­rın ortalarında görgü şahitleri (Ermeniler!) burada 35-40 bin civarında Ermeni yaşadığı­nı17 söylese de bu rakamların kesin olmamak­la birlikte biraz da mübalağalı olduğu açıktır. XII. Asırda ikinci büyük Ermeni koloni yer­leşim merkezi Sugdeya’daydı (Soldaye-Su­dak’ta).18 Kırım’da başka Ermeni kolonileri Yevpoterya (Kezlev), Karasubazar, Simfero­pol (Akmescit), İnkerman, Surhat (Eski Kı­rım) v.s. yerlerde de vardı. 

Lvov’da Ermeni kolonisinin kuruluşu şehrin kuruluş zamanına bağlanmaktadırlar (XIII. Asrın ortaları).19 Lvov’da 1363’te Er­meni piskoposun katedrali oluşmuştu.20 İki sene önce ‘Venetsianskiy Hronika’da (Venet­siya Kroniği) yazıldığına göre, 1361’de Kut­sal Ana Ermeni kilisesi inşa edilmişti. /Arm. 194:61r/.

Sis’li Agop III. kitabına göre 1410’da Ermeni papaz ruhani daireleri Kiev ve Kame­netsk’ten başka Lutsk, Vlodimir, şimdi Ro­manya topraklarına giren Suçav ve Seret’te bulunmaktalardı.

Daha geç zamanlarda Ermeni yerle­şim merkezleri Balta, Bara, Belza, Berejana, Boroka, Brodı, Buçaç, Çernovtsı, Çertkovo, Dubna, Gorodenko, Hotina, Jvansı, Jovkva, Jukova, Zamostye, Zoloçevo, Kolomıye, kutı, Lıska, Mogilevo, Obertino, Podgaytsı, Raş­kovo, Sambore, Satanova, Skala, Smotriç, Snatına, Stanislav, Studenitse, Tismenitse, Yagelnitse, Yazlove, Yaroslavl, Vara, vs. yerler­de Sadok Baronça’nın belgelerine göre22 Uk­rayna’nın yetmişten fazla şehir ve köylerinde Ermeniler yerleşmişlerdi.

XIV. Asrı sonlarında Kamenets Podols­kiy’de ilk başta Kutsal Nikola adına 1398’de24 yerli Ermeni kilisesinin inşa edilmesinde Er­meni tüccarı Türk soyadlı Sinan Hutlubey maddi yardım yapmıştır. Daha sonra bu ki­lisenin yeni bina duvarına rabtedilen kitabe­de büyük Ermeni kolonisi olduğu yazılmıştır. 1577’de Kutsal Nikola kilisesinin yeni taş bi­nası yapılmıştır. Kamenetsk-Podolskiy Erme­ni mahkeme sicil kitabında bu bina 27 Ekim 1577’de teslim edildiği yazılmaktadır. /Akt. KP 8, 20 ob/.

Büyük ihtimal Kamenetsk’ın dışında iki Ermeni köyü - Bolşiye ve Malıye Armyane daha geç dönemlerde kurulmuştur.

Yukarıda yazdığımız Ermeni kolonile­rinden en büyük olanı Kamenetski’de olanıy­dı. Lvov’da 60, Kamenetskte 300 civarında aile vardı26 ve yerli mahkeme sicil kayıtlarında yazıldığına göre bu rakamlar daha fazlaydı. Onlar burada sadece şehrin 3/1’e sahiplerdi. 

Özel kiliseleri, Pazar yeri, alışveriş merkezle­ri, muhtaçlar için sığınacak yer, hamamları vs. gibi yerleri vardı. Kamenetsk Ermenileri bu­rada su değirmenlerini, köylerini, tarlaları ki­ralıyorlardı. Zanaat iş yerleri, özerk kamu ve din cemaatları, mektepler vs. yerleri de vardı. Genel olarak büyük, disiplinli, iyi organize edilmiş ve sağlam şehir cemaatiydi.

İlk başta şehirlerde ayrı semtlerde yaşadıkları zamanlar, yeni topraklara yerle­şen Ermeniler özerk cemaatler kurmuşlardı. Yazarlara göre, 1344’te III. Büyük Kazemir, Lvov ve Kamenetsk’de yaşayan Ermenile­re özerklik avantajını vermiştir.27 Evraklara göre Lvov’da yaşayan Ermenilere 17 Haziran 1356’da kendi kanunlarıyla ayrı mahkeme kurmalarına izin verilmiştir. /Acta, t.3,No.45/.

Kamenetsk Ermenileri ilk avantajları­nı Koriatoviç Litvanya-Rus Grandüklerinden 1374 ve 1394 yılları arasında kazanmışlar­dır. Bu avantajları tasdik eden belge 1443 tarihlidir.  Hukuki özerk hakkını Ermeniler 1496’da kazanmışlardı. O zamanlar Yan I. Olbraht, Çar fermanıyla Kamenetsk Ermeni­lerine başka hukuk kanunlarına tabi olmama­sı şartıyla kendi hukuk ve cemaat kanunlara dayanarak mahkeme kurmuştu.

Ermeniler Mihtar Goşun XII. Asra ait yerli Kıpçak Polonya ‘Sudebnik’in versiyonu­na göre mahkemelik edilirlerdi. Bu kitabın Latince metnini Sigizmund I. Starıy 5 Mart 1519 yılında Lvov Ermeni Kıpçak muhake­me usulü kanununa göre 1523-1594 yıllarına ait ve 1604 yılında son basılmış onun Polonya versiyonuna göre Lvov Ermenileri için tasdik etmiştir.30 Ama IV. Kazemir’in hükmüne göre 1469 yılında Lvov Ermeni mahkemesi Polon­ya kanunlarına göre hüküm sürdürmektey­di.31 1496 yılında Lvov Ermeni mahkemesi Polonya Ermeni mahkemesiyle birleşmiş ve ona tabi olmuştur ve burada 24 Mart 1784 yılına kadar artık Ermenilerin söz hakkı yok­tu.

1444 yılından 1734 yılına kadar Lvov’da piskopos tarafından yönetilen çeşit­li din meselelerini çözen: evlilik, vasiyetna­meleri vs. Ermeni Din mahkemesi de vardı. Sigizmund II. Avgust’un kararnamesinde 16 Mayıs 1569 yılında Lvov Ermeni piskoposa din meselelerini çözmesi için izin verdiği ya­zılmaktadır. İ. Vagileviç tarafından yayınlan­mıştır.

Kamentse’de kendilerine avantajlar sağlamak için Ermeni mahkemesi kurulması­nı her zaman gündemde tutuyorlardı. Mese­la, 1565 yılına ait ‘Kamenetskaya Hronika’da (Kamenetsk Kroniği) Zagid oğlu Grigor’un ölümünden bahsedilmektedir. Grigor önce­den Ermenilere sağlanmış olan avantajlarını tekrar gündeme getirmek için 25 defa Polon­ya Çarına gitmiş.34 Bu mahkeme 1786 yılına kadar bağımsız olarak çalışmıştır. Bağımsızlı­ğı bazen çok ileri gitmekteydi. Örneğin, Er­meni mahkemesi Kamenetsk yönetici üyele­rin yanında yerli vatandaşlık izni verebilirdi.Aynı şekilde toprak dağıtımında, mahkeme­lik olan kişinin hayatla ölüm arasındaki bütün meselelerini çözerdi. 

Ermenilerin bağımsızlığı Ukrayna’da bağımsız olan Ermeni Grigoryan kilisesinden kaynaklanmaktaydı. Onun için Polonya Ka­tolik piskoposu Lvov ve Kamenetsk Ermeni­lerini Vatikan’ın yardımına dayanarak Roma Katolik kilisesine bağlamak istiyordu. Lvov Ermeni din adamları da Eçmiad Melkisedek piskoposu ve piskopos Nikol Torosoviç bu işin olması için çaba göstermişlerdi.  

26 Nisan (6 Mayıs) 1627’de Lvov’un Ermeni din adamları ve entellektüel ve Ka­menets Podolski’den gelenler, kendi çıkarla­rını düşünerek Nikol Torosoviç ile anlaşma imzaladılar. Bu anlaşmada Nikol Torosoviç onların din adamı yerini almaktaydı. Kame­nets cemaatı Nikola’nın politikasına ne ka­dar karşı çıkmışlarsa da onu destekleyenler kazandılar ve 1 Ekim 1666’da Kamenets şeh­rinde Aziz Nikola Ermeni Gregoryen kilise­sinde ilk defa Katolik kanunlarına göre dini ayin gerçekleştirildi. Fakat Kamenetsk Erme­nilerinin çoğunluğu Katolik dinini kabul et­mediler. 1672-1692 seneler arasında Türkler tarafından şehir fethedilince burada hala Er­meni Grigoryan piskoposu İoann Berstoviç vardı.  

Ermenilerin hukuki, idari ve din ba­ğımsızlıkları bölgenin ekonomik hayatında aktif rol oynamaya mani değildi. Onlar bazen bölgenin sanayi ve alış verişinde önemli rol oynuyorlardı. Bu bölgeden Ukrayna, Beyaz Rusya, Polonya, Litvanya, Rusya, Dunay bey­likleri, Türkiye, Kırım Hanlığı, Suriye ve Şam arasında yapılan önemli ekonomik bağlar vardı.

Kıpçakve Cenevizlerden kalan daha sonra Ermeniler tarafından devam eden tica­ret bağları önemli rol oynamaktaydı. İstan­bul, Edirne, Kafa, Kilya, Akkerman, Yassa, Seret, Suçav, Mogilev-Podolskiy,Hotin, Ka­menetsk-Podolskiy,Lvov, Yaroslavl, Yazlıvets, Brodı, Lutsk, Polonya’da Krakov; Litvan­ya’da Vilno, Rusya’da Smolensk ve Moskova önemli ticaret merkezleriydi.

Kamenetsk Ermenilerinin mahkeme sicillerinde yerli Ermenilere ticaret ve alış ve­rişlerde avantajlar sağlandığı yazılmaktadır. Harp zamanlarında Ermeni ticareti devam edip savaşan tarafların koruması altındaydı. 1620-1621 yılları arasında Hotin Savaşı za­manında Kamenetsk Ermenilerine Türkiye tarafından 8 veya 13 adet kadar koruma bel­gesi verilmişti. Belgelere göre Ermeniler Tür­kiye ve peyk memleketlerde tehlikesiz olarak ticaret yapabilirlerdi. (Akt.KP. 20, 50; Akt.KP. 26,40ob, 63, 85 ob, 109 ob; Akt.KP. 28, 25).

Lvov ve Kamenetsk Ermenilerinin tica­ret bağlarının iyi olduğuna dair başka örnek­ler de vardır. 1574’te Ermeni tüccarı Toros Krikoroviç, Krakov’da yaşayan esnaf Endris Fugulbedr ile 1422 Florinalık ticari anlaşma yapmıştır. (Akt.KP.8, 65). Günümüze kadar kalan Kamenetsk’te 1577’de yeni Aziz Niko­la adına Ermeni kilise inşasına 1653 Florin masraf edilmiştir. Onlardan 1150 Litvanya Florinini (1725 Polonya altını) tüccar Andrias bağışlamıştır. (Akt.KP.8, 20 ob). 1600 yılın­da Nikol Torosoviç 15000 Zlotıh tutarında, Lvov tüccarı Zahariy İvaşkoviç İstanbul’dan kervanla gelen toplam 12185 Duka tutarında mal almışlardı.39

Gregoryanların tamamı esnaf veya tüc­car değildir. Köylerde yaşayanlar tütün, bağ-bahçe işleri ile uğraşırlar. Özellikle konyak yapımında şöhretlidirler.

İç pazara genellikle Ermeniler hakim­dir. Örneğin 30 Eylül’de (10 Ekim) 1616’da Kamenetrsk Ermenilerinden 43 kişi malları­nın giriş çıkışına vergi ödemişlerdi. Bu kişiler: Kurilo Bogdanoviç, Karakaş, Yakub ve Tatul, Şiblist’in yeğenleri, Kriştof Goluboviç, Kir­korşa Golubıviç, Varteres, Mikolay ve Simon Yakuboviç, Pavel, Dimitr, Bahsı Varteresoviç- Zahariaş Milkoviç, Varteres Milkoviç, Yakub Kasproviç, Krikor Milkoviç, Yakub Avgusti­noviç, Kriştof İsayoviç, Kriştof Varteresoviç, İvanis Mankoviç, Kirkor Ganusoviç, Norses Ganesoviç, İvanis Hıngigoviç, Kirkor Ganu­soviç, Baltser, Hıdır, Arakel, Kriştof ve Yan Kotları, İvanis Sinaloviç, Kriştof Kirkoroviç, Zahariaş İvanisoviç, Martin, Murat, Kosta Lukaşoviç, Nikolay, İsay Sergiyoviç, Kirkor Çekel, Zahariaş Goluboviç, Avgustin, Bog­dan Torosoviç ve Kirkor Mostroboviç. (Akt. KP. 26, 235 ob). Buradaki isimlere dikkat edilirse bazılarının tamamen Türkçe veya Türkçeleşmiş isimler olduğu görülecektir. Özellikle “Bahsı/Bahşı, Karakaş, Hıdır” ke­limelerine dikkat çekmek isteriz.

N.K. Krivonos’a göre 1685’te Lvov’da 14 zengin bakkaldan 10 ve 17 fakir mağaza­dan 13’ü Ermenilere aitti.40 Ermeniler tara­fından dışarıdan getirilen mallara benzeyen malları kendileri (kumaş, keçe, ayakkabı, deri ve deri işlemeli mallar, donanım vs.) ürettikleri için, yerli esnaflar iflas ediyorlar­dı ve dolaysıyla Ermeni ithalatının azalması için belediye vs. yerlere başvuruyorlardı. Ör­neğin, Çar Mihaylo’nun 1669’da Kamenetsk dokuma şirketine verdiği takdirname ve baş­ka evraklar bunlardan bazılarıdır.

Ermeniler sadece dışarıdan getirilen malları satmıyorlardı, yerli bira, bal (alkollü içki), şarap ve gorilkayı (Alkollü içki) kendi evlerinde yapıp satıyorlardı. Bundan dolayı onlara avantajlar da sağlanmıştı.42 Kamenetsk Ermeni cemaatın kiraya verilen kendi taverna ve kabakları (içki içilen yeri) da vardı. Kame­netsk tüccarların kendi dernekleri de vardı. (Akt.KP. 42, 171 ob).

Ermeniler sadece ticaret ile uğraşma­dılar zanaatlıkla da uğraşmışlar veya ikisini bir arada yürütmüşlerdir. Vergi sicil listelerine göre 1407’de Lvov Ermenilerin % 80’i zana­atkar olmuştu.

Diğer yerli zanaatçılar gibi Ermeni zanaatçıları ortak, ayrı veya karışık atölyele­re giriyorlardı. XII. asrın başlarında Kame­netsk’te ticaret atölyesi hariç olmak üzere dört Ermeni atölyesi (deri işleme, ayakkabı tamiratı, kuyumcu ve kasap ) vardı.

Aynı zamanda Lvov’da ayrı Ermenile­re ait sahtiyan işleme atölyesi vardı. Atölyede Moldavya, Rusya ve Macaristan’a ithal etmek için deri işlenirdi. Atölye 1620’de tasdik edil­mişti.Benzer atölyeler XVIII. Asrın başla rında Stanislav’dave Mogilev’de vardı.N.K.Krivonos Lvov’da petrol atölyesi oldu­ğunu ve Ermenilerinde bu atölyede çalıştık­larını yazar.

XVII-XVIII. Asırlarda Lvov’da Erme­niler petrol atölyesinden başka dikiş, doku­ma, kuyumcu, resim vs. atölye ortağı olma­mışlardır.Ermenilerin kağıt fabrikası olup olmadığını belli değildir, fakat Ukrayna ka­ğıt fabrikalarına malzeme getirirlerdi.XIV. Asırda Lvov’da Emeniler darphanede çalış­mışlardı.

Kamenetski Ermeni atölyeleri kapatı­lınca onlar değişik alanlara yöneldiler.

Ana dilleri Kıpçak diline yakın olan Kırım Tatarca ve Türkçe bildikleri için Erme­niler bazen diplomatik işlerinde -tercüman, müşavir- bazen de diplomat olarak çalışır­lardı.51 Ermenilerin bazen casusluk işlerinde yakalandıklarını veya casusluk işlerinde yar­dımcı olduklarına rastlanmaktadır.52 Ermeni­ler aynı zamanda askeri işlerdeveya esirle­rin satın alınma veya değiştirme işlerinde de rol alırlardı. (Akt.KP.8, 149 ob, 229 ob, 235, 239, ob, 245 ob; Akt. KP.11, 14-15 ob, 38; ­Akt. KP.12, 21; Akt.KP. 14, 56 vs). Ermeni­lerin bölgede başka alanlarda kültür, eğitim, mimarlık, basım vs. nasıl rol oynadıkları, kay­nakların fazla olmasına rağmen pek araştırıl­mamıştır.

Buraya kadar Ukrayna - Rusya Erme­nilerinin tarihi, meslekleri, örgütleri, mah­kemeleri, dinleri hakkında bazen de ince detaylar vererek anlatmaya çalıştık. Şimdi de etnik oluşumları, kültürleri ve dilleri ile ilgili bilgileri aktaralım

Aleksandr Garkavets’e göre Ukray­na’da bulunan Ermenilerin Türkçe konuşan­ları XI. Asrın ortalarında Hıristiyanlığı kabul eden ve yabancı isimler alan putperest Kıp­çak halkıdır. Kıpçaklarda çözülme başlayınca içlerinden bazıları Gregorian Hıristiyanlığı kabul ettiler ve Ermenilerle karıştılar. Ona göre Urumlar da Putperst Kıpçaklardandır. Bunlar XI. Asrın ortalarında Hıristiyanlığı kabul etmişler ve Grekçe isimler alıp, Bizans İmparatorluğunun vatandaşlığını ve himaye­sini de kabul etmişlerdi. Diğer bir grup ise Hazarlarla birleşerek Yahudiliği kabul ettiler. Kalan Kıpçaklar ise Müslümanlığı kabul ede­rek Kırım Tatarlarıyla karıştılar.55 Erkekler dini nedenlerden ötürü girdikleri dine uygun isimleri daha çabuk kabullenirken kadınlar arasında eski isimlerin yaygın olarak kullanıl­masına göz yumuldu. Kalafat’a göre Gregor­yan Türklerin büyük çoğunluğu Oğuz soylu idiler.

Kıpçak kelimesinin bir başka deyişi “Kuman” olup Ruslar tarafından Polovtsi, Al­manlar tarafından Falben, Ermeniler (Hayk) tarafından Xartes diye adlandırılıp anlamı ‘Sarışın’ demektir. Tip olarak sarışın, renkli (mavi) gözlü, beyaz tenlidirler. Kırım Erme­nilerinin büyük çoğunluğu da mavi gözlü ve sarışındırlar.

Bugünkü manada Ermeni kültürü için­de yoğun bir Türk kültür birikimine rastla­mamız da görüşlerimizi doğrular. Ermeniler, doğrudan doğruya Gregorianlık mezhebine giren Türkler tarafından Türk kültürü iletanışmışlardır. Taş işçiliğinde kullanılan mo­tifler ve mimari üslup ile ‘Aşuh/Aşık’lık gele­neği de bunların içinde sayılabilir.Lübnan Ermenilerinin anadillerinin Türkçe olması da bizi aynı noktaya götürür. Bunlara Müslüman Türklerin ‘Galagavurları, (Kale Kafirleri)’ adını vermeleri de Anadolu Müslüman Türk­lerinin kendi ırkından gelse de Müslüman olmayanların topunu birden yabancı sayma­sı, dışlaması neticesinde onların hatası olarak ortada durmaktadır.

II. Katerina döneminde Kırım’dan çe­şitli vaatlerle çıkarılan Hıristiyanlar arasında Gregorianlar da vardı58 ve bunlar da Hayk dilini pek bilmiyorlardı. İbadet dilleri de Tür­kce idi. Kırım’dan 12.492 Gregoryan kadın ve erkek ayrılmıştı. Büyük göçe katılmayan­ların da büyük çoğunluğu, Gregoryan mez­hebinden olanlardı ve bunlar tüccar, esnaf ve sanatkar sınıfından toplam 228 kişi idi.II. Katerina döneminde Kırım’dan çıkarılan Gregoryanlar60 ilk köylerini Rostov yakınla­rında, Nahçivan-Don adıyla ve daha birkaç köylerin temelini attığı pek çoğunun esnaf ve sanatkar olduğu ve bunların da 1885’ten son­ra bugünkü Ermenistan’ın kuruluşunda rol aldığı bilinmektedir.

Gregorian Kıpçak Türkçesi metinle­rini ilk defa ilim alemine tanıtan, Ukraynalı, edebiyata ve sanata meraklı bir aileden gelen 1871 doğumlu Ağatangel Efim Krımskiy ol­muştur.Krımskiy’in verdiği bilgilere göre bugünkü Ukrayna’nın Batı kesimlerinde bu­lunan Ermeniler 14. asırda Litvanya Tatarla­rı, Karay kolonileri ve bir kısım Kumuklar ile birlikte yaşıyorlardı. 15. asrın sonlarına doğru bu Ermeni kolonisine, Osmanlıların Kefe’yi ele geçirmelerinden sonra yenileri eklendi. Daha sonra bu Ermeniler, Litvanya Tatarla­rı, Karaylar ve Kumuklar gibi Türk dilini terk ederek Polonca, Rusça ve Ukraince konuş­maya başladılar. Krımskiy’in bu görüşlerine katılmamız pek mümkün değildir. Onlar Gregorian Kıpçaklardır ve bu dine girdikten sonar Ermenileşmişlerdir. Arcioni’de bu gö­rüştedir.

Gregoryan Kıpçaklar konuştukla­rı dili ‘Hıpçak Tili, Kıpçak Tili, Kıpçakların Tili, Bizim til, Tatarça’ olarak adlandırıyor­lar. Metinlerde bir iki yerde geçen ‘Türkçe’ ve ‘Türkmen’ kelimeleri aşağılayıcı bir anlam içermektedir. Bu adlandırmada dinin etkisi olduğu gibi, o dönemlere ait adlandırma da geçerli olabilir. Eğer bu yüzyılda Osman­lı sahasına bakar isek ‘Türkmen’ ve ‘Türk’ kelimelerinin de aynı anlamda kullanıldığını görürüz. Krımskiy’in yukarda bahsettiğimiz görüşleri doğru olsa idi ibadet, ticaret, aile içi ve hukuki dillerinin bile Türkçe olmaması gerekirdi ve kendi dillerini Kıpçak dili diye adlandırmazlardı.

Oluşumuna göre Gregoryan Kıpçak­ların dili, yine kendi ifadelerine göre Kıpçak Türkçesidir. Bu dil Kırım topraklarında ge­lişimini devam ettirmiştir. Yapı özelliklerine göre Karay Türkçesinin Trakay ağzına, Ku­man Türkçesine, Urum Türkçesine ve Kırım Tatar Türkçesinin Yalıboy ağzına yakındır63 ve bunlar da Kıpçak Türkçesi özelliklidir veya Kıpçak Türkçesi grubuna girerler.

Krımskiy’den sonra onun öğrencisi Ti­mofey İvanoviç Grunin Gregorian Kıpçak ya­digarları üzerinde çalışıyor ve Kıpçak, Urum, Kırım-Tatar, Kırımçak ve Karaim Türkçeleri ile Gregorian Kıpçak dilinin benzerliklerini tez olarak takdim eder. Grunin, Gregorian Kıpçak Numunelerinin, 1559-1567 yılları arasında tutulan 298 adet el yazmasını neş­retmiştir. Bu neşirler içinde II. Dünya sava­şı esnasında yandığı söylenen ve işin tuhafı kendisi tarafından da yayınlanan kitaplardan da vardı. Yanan kitaplardan birinci kitabı da kendisi neşretmişti. Grunin’e göre Anado­lu’nun Doğu ve Kuzeydoğu’sundan ayrılan Ermeniler, Kırım ve Besarabya’da Kıpçaklar­la birlikte yaşamışlar. Ona göre Gregorian di­nine giren Kıpçaklar da vardır. Ermanistan’ın Şirak vilayetinde, şimdiki Arıç köyünün eski adı Kıpçak’tır ve 12. asırda bu köyde Hıp­çakvank Manastırı (Kıpçak Manastırı) inşa edilmiştir ki o manastır bugün dahi durmak­tadır. 

Tuncer Gülensoy’un Türkçe El Kita­bı’ndaki, Türklerin Kullandığı Alfabeler bah­sindeki görüşlerine son dönemde konu hak­kında yapılan çalışmalar ışığı doğrultusunda katılamayacagız. Onlar Kıpçak Türkçesini sonradan öğrenmiş Hayklılar değil, sonradan Hayklaşmış Kıpçak ve Oğuz gruplarıydı.65 Ayrıca, bu eserler Almanlar’ın geri çekilmele­ri sırasında da, yanıp kül olmamıştı. Bu eksik bilgiye Grunin de sahipti,66 dünyanın çeşitli yerlerinde mevcudiyetlerini devam ettiriyor­lardı. Bir diğer husus da el yazması Gregor­yan Kıpçak dil yadigarları 307 adet değil, sa­dece Grunin’in neşrettiklerinin sayısı 298’dir. Ulaşılamayanlar da esasa alınırsa metinlerin bundan çok daha fazla miktarda olduğu gö­rülecektir.

Gregorian Kıpçak Metinleri’nin Lü­vov’da sadece bir kısmı kalmış. Diğerleri çeşitli şekillerde dünyaya dağılmış. Dağılım alanları ise Ukrayna’nın Luvov şehri dahil olmak üzere şöyle: Ukrayna: Luvov ve Kiev, Avusturya, Ermenistan, Hollanda, Polonya, İtalya, Rusya, Romanya ve Fransa.

 

Gregoryanlar arasında 12 hayvanlı Türk takviminin kullanılması ve Karay-Kı­rımçaklarda olduğu gibi İslam öncesi gün adlarından bazılarının kullanılması bize ilginç gelmektedir. Palkanov’a göre insanlar her şeyi değiştirebilir. Takvimlerini ise çok zor değiştirirler. Araştırmacı yazar Kırımçak asıllı Rebi Devid İliç ise Filistin’den gelme Yahudi olmadıklarını ispat etmek için takvim ve gün adlarını delil olarak sunmaktadır.

Sıçhan yılı, Buğa yılı, Bars yılı, Ho­yan (tavşan) yılı, Balıh yılı, Yılan yılı, At yılı, Hoy(Koyun) yılı, Maymun yılı, Tavuh yılı, İt yılı, Tonguz yılı Gregoryanların kullandığı takvimin yıllarıydı. Haftanın, Kiçiaynakün, Aynakün, Şabatkün, Bayramkün, Ayaskün, kankün, Çubuhvuruşgankün gibi günlerinin olması da Gregoryanların Kıpçak Türkçesini sonradan değil, en eskiden beri bildiklerini göstermektedir.

Gregoryan Kıpçak Türkçesi metin­leri ile ilgili en fazla kaynak ve detaylı yayın da Garkavets’e aittir. Halen Kazakistan’ın Almaata şehrinde yöneticisi olduğu Deşt-i Kıpçak Enstitüsü’nde, bütün dünyadaki Gregoryan Kıpçak metinlerinin bir araya ge­tirilmeye çalışıldığı arşivin de yegane sahibi­dir. Kendisiyle birlikte yapmış olduğumuz 6 ay süreli çalışmalarımızda bu arşiv belgelerini görme imkanına kavuştuk. Son dönemlerde Gregoryan Kıpçak Türkçesi dil bilgisi çalış­malarına ve sözlüklerine yönelmişti. Mevcut yayınlarının içinde Kıpçakskoye Pismennoye Naslediye Ive II, Töre Bitigi (Armiyano Kıpçakskiy Sudebnik 1519-1594),Arme­nian Kıpçak Psalter 1575/1580, Türkski­ye Yazıki na Ukraine, Kıpçakskiye Yazıki, Kumanskiy i Armiyano-Kıpçakskiy,73 E. Hur­şidiyanen önemlileri olarak sıralanabilir. Garkavets tarafından her geçen gün bu tür metinlerin yenileri neşredilmektedir.

Şinasi Tekin’in aktardıklarının dışın­da, Türkiye’de Gregoryan Kıpçak Türkçesi metinlerinden ilk detaylı bilginin tarafımızca yayınlandığını söyleyebiliriz. Bu yayından önce hazırlanan ama sonra kitap halinde ya­yınlanan Nadejda Çirli’nin Ermeni Kıpçakça Dualar Kitabı Algış Bitigi77 söylenebilir. An­cak şurası da unutulmamalıdır ki buraya ka­dar saydıklarımızın dışında, Türkologlardan ve Ermeniler üzerinde uzmanlardan, Gregor­yan Kıpçak metinleri üzerine pek çok şöhretli bilim adamı çalışmıştır. V. A. Gordlevskiy, V. R. Grigoran, T. İ. Gurunin, Y. R. Daşkeviç, İ. A. Abdulin, V. V. Bartold, S. R. İzidinova, S. Koloncan, N. K. Krivanos, A. Y. Kırımskiy, A. K. Kurışjanov, S. E. Malov, E. N. Necip, E. Petrosyan, A. N. Samayloviç, K. K. Yudahin, W. Bang, Necip Asım, J. Antoni, P. N. Aki­nian, F. Bischoff, O. Blau, J. Deny, V. Drim­ba, A. Von Gabain, T. Kowalski, L. Ligeti, M. Malowist, T. Mankovski, J. Nemeth, W. Radloff,E. Tryjarski, A. Zajaczkowski bunlar­dan bazılarıdır.

XVI. Asırdan XIX. Asra kadar kalan Kamenets- Podolskiy üniversite binasında bulunan Ermeni mahkemesinin 32 kitabı Kiev arşivine getirilmişti. 1894’te Moskova Arkeoloji Derneği H.İ. Kuçuk-İoannesova’yı bu belgelerin araştırmasını yapmak için gön­dermişti. O çözümlemek için Türkçe yazılmış XVI- XVII. Asra ait birkaç adet iddianamele­rin kopyasını alıp Moskova’ya getirir. Arkeo­loji Derneği komisyon kurup F. Korş, S. Sa­kova ve A. Krımskiy’e getirilmiş dokümanla­rın çözümlemesini ister. 1896’da çalışmaların sonucunu F. Korş lengüistik bir rapor halinde sunar. 1912’de Türk Ermeni metin örneğini Zebur’un 50’ci mektubunu Kraelitz-Greifen­horst İsviçre’de yayınlanmıştı.

 

Devamında Krımskiy Ermeni-Kıpçak dilinin J. Deni 79ve Tedeuş Kovalski’nin80 de­diği gibi XIII-XIV. Asra ait ‘Codex Cumani­cus’eseriyle, Luts Karayların ve Kumuk dili ile benzeştiğini yazar.Yani o dillerle o za­mana kadar az çok araştırılmış Batı Kıpçak dillerine benzer.

Seneler geçtikten sonra II. Dünya har­binde kaybolan 1559-1567 senelerine ait Ka­menets Podolskiy şehrin Ermeni mahkemesi­nin sicillerinden Grunin 298’ini yayınlar.

Omelyan İosipoviç Pritsak üç cilt­lik ‘Türk Filolojisinin Temelleri’ kitabında Gregoryan Kıpçak dilinin kısaca özetini ver­miştir.Gregoryan Kıpçak yazılı belgeler Gregoryanların ekonomi, politik ve kültür hayatlarını kapsamaktadır. Günümüzde yazı­lı belgelerini altı gruba ayrılmaktadır.: Tarihi vakalar, kanuni evraklar ve mahkeme kayıt­ları; filolojik çalışmalar; din, ayin edebiyatı; edebi eser; tabi bilimler edebiyatı.

Ukrayna Gregoryanlarının mutfağı zengindir. İran, Türk, Bizans mutfağından örnekleri sentez halinde bulabiliriz. Genel olarak da Selçuklu mutfak kültüründen faz­laca etkilendiği, özellikle ekmek pişirme ve saklama yöntemlerinin geleneksel olduğu ve sebze kullanımının yaygın ve çok çeşitli oldu­ğu bilinmektedir.

Mimari unsur olarak evler, köprü, han, hamamlardan ziyade ibadethaneler mevcut­tur ve bunlar da taş işçiliğinin güzel örnek­leridir. İşçilikte geleneksel Türk motifleri kullanılmıştır. Kefe’deki Arhangel Cebrail ve Mikail Kilisesi 1406 yılına mahsustur. Bah­çesaray’da Grigori Prosvetitel Manastırı XV - XVI. Asırlarda inşa edilmiş 1751 senesinde depremle tahrip olmuştur. Manastırda çeşitli şekillerde haç oyma ve kakmalar bulunmak­tadır. Eski Kırım’da Aziz Stepanos adına ku­rulan manastırın 1751 depreminde yıkılma­sından sonra yerine Surp-Haç manastırı ve kompleksi kurulmuştur. Ermeni alimlerden Martiros Hrimetsi, Stepanos Tohatetsi bura­da dersler vermiştir. Daha sonra buradaki Er­meniler Tuna boylarına göçmüş ve manastır boşalmış, yerine Aziz Georgi adına kilise inşa edilmiştir. 1980’lerde başlayan restorasyon çalışmaları devam etmektedir.

Haçkarlar, yani haç taşları Gregoryan­lara mahsustur. Yanları ikiye bölünen büyük bir haç ve onun üstünde oyulan güneş kurs­larına rastlanır. Bu ikisi birlikte hayat ağacını temsil eder. Pek çok yere dikilir veya mezar taşı olarak kullanılır. Bir yerde zafer taşı ola­rak da veya yeni bir bina inşa edilirken de kullanılır.

Ukrayna Gregoryanlarının atasözleri ve deyimleri de Türk deyim ve atasözleriyle paralellik gösterir. “Can desen can işitirsin; Bıçakla oyun olmaz; İyiliğe iyilik yapmak her kişinin karı, kötülüğe iyilik yapmak er kişinin karı; Misafir evin gülü;Her çiçeğin kendi ko­kusu var; Adın çıkacağına canın çıksın; Aza razı olmayan çoğu bulamaz; Unu biz çektik baklavayı başkası yiyor; Girerken nasıl çıka­cağını düşün; Mal canın yongası; Ayağını yor­ganına göre uzat vs.”

 

Ermeni kadın giysileri klasik şark usu­lüdür. Tek farkı muhakkak kırmızı bir unsu­run bulunmasıdır. Başlıkları altın dizilidir. Ziynet eşyalarından çok hoşlanırlar.

Sonuç olarak, “Ermeni” bir milletin adı değil “Gregorian” mezhebine inananların ortak adıdır. Ermeni denilen toplumu oluş­turan farklı etnikler vardır ki bunlar Farslar, Türkler, Ruslar Kafkas kavimleri ve Hayk etnikleridir. Ukrayna Ermenilerinin Kırım’a gelişleri XI - XII. Asra gitmektedir.

Ukrayna Gregoryanlarının Kıpçak Türkçesi ile konuşmaları, yazışmaları, ibadet etmeleri, ticaret yapmaları, yargılanmaları on­ların anadilinin Türkçe olmasından kaynak­lanmaktadır. Anadili Türkçe olan bu Gregor­yanlar, Kıpçakların çözülmelerinden sonra Gregoryanlığı seçen Kıpçak topluluklarıdır.

Ukrayna Gregoryanlarının takvimi 12 hayvanlı Türk takvimidir.

Ukrayna ve Kırım Gregoryanları ticaret ve sanatta çok ileri, tarım ve ziraat ile birlikte tercümanlık, elçilik, arabuluculuk veya casus­luk faaliyetleri ve meslekleri icra etmişlerdir. Kendilerine ait dili ve yasaları Türkçe olan mahkemeleri vardır. Zamanla, dini nedenler de beraberinde katkılı olarak Türkçeyi bırak­mışlardır. Ancak dünyanın neresinde olur ise olsun dillerinde Türkçe kelime sayısı oldukça fazla, hatta hayk dilinden bile fazladır.

II. Yekaterina döneminde Kırımdan göç etmeleri için devlet politikası neticesinde Kırım’dan çıkmış ve bugünkü Rusya Fede­rasyonundaki Rastov-na-Donu ve Nahicevan - na Donu şehirlerine yerleşmiş ve kuruluşun­da etkin rol oynamışlardır.

Kafkasya’da bir Ermenistan kurulması için çaba sarf eden Rusya’nın politikalarına uygun olarak, Rus ordusunda ve yönetiminde aktif rol oynamış ve bugünkü Ermenistan’ın kurulmasını sağlamışlardır. Bugünkü Erme­nistan’ın kuruluşunda başrol oynayan Rastov - na Donu Gregoryanlarıdır.

Mutfak kültürleri, mimari unsurları, atasözleri ve deyimleri, ahlak anlayışları Türk toplumlarıyla paralellik gösterir.

 

Kaynaklar:  

 

A. Przedziecki, Podole, Wolyn, Ukraina, Obrazu Miejsc i Czasow, I, Wilno 1841.

Abdurrahman Küçük, Ermeni Kilisesi ve Türk­ler, Ankara 1997.

Ağatangel Efimoviç Krımskiy, Tvori v Pyati To­mah, Naukova Dumka, Shadoznastvo 1974

Agatangel Yefimoviç Krımskiy, Türki, ih movi ta literaturi, 1930

Aleksandır Garkavets, Turkskiye Yazıki na Uk­raine, Almaata 1988.; II. Baskı Almaata 1996.

_________, Kıpçakskoye Pismennoye Naslediye, C.1, Almatı 2002.

_________, Urumi Nadazovya, Almaata 1999.

D. Drüll, Der Codeks Cumanicus, Entsthung Und Bedeutung, Stutgart 1980.

Dodatek Tygodniowy Przy Gaziecie Lwowskiej 1857, No 44; No: 45; No: 46.

E. Setsinskiy, Gorod Kamenets Podolskiy, Kiev 1895.

Erdoğan Altınkaynak, Tozlu Zaman Perdesinde Kırım Karaylar, Haarlem 2006.

_________, Kırımçaklar, Kültür - Tarih - Folk­lor, Haarlem 2006.

_________, Gregoryan Kıpçak Dil Yadigarları, İstanbul 2008.

F. Brun, Çernomorye, Odessa 1880.

F. Macler, Rapport Sur Une Mission Scientifique En Galicie Et En Bukowine, Revue es Etudes Armenien­nes, Paris 1927.

F. Müller, Zwei Ermenischen Inschriften Aus Galizien Und Die Gründungsurkunde Der Armanisc­hen Kirche in Kamanetc Podolsk, Sitzungberischte der Philosophisch-Historischen Klasse der Kaiserlichen Aka­demie der Wissenschaften zu, Wien, 1896; 5-7

F. P. Şevçenko, Armiani Ukrainskom Kazakskom Voyski XVII-XVIII. Veka, İstoriçeskiy Sivyazi i Durujba Ukrainskogo i Armiyanskogo Narodov, Baskı II. Kiev 1965.

G. Alişan, Kamenits, Taregrik Hayots Lehasta­ni Yey Rumenioy Havestçeay Yauyeluatsovk, Venedik, 1896.

G. P. Pingiran, Z İstoriy Borotpiy Ukrainskih Verminiv Proti Nasilnitskogo Zaprabadjenya Uniyi v 30 Rokah XVII. Veka, Naukova İnformatsiniy Bületen Arhi­vnogo Upravleniya, YRSR 1963, No. 5.

Georgiy Bagdıkov, Kratkaya İstoriya Donskih Armyan, Rastov-na-Donu (?)

Giuli Alasania, Gürcüler ve İslam Öncesi Türk­ler, Trabzon 2013.

İ. A. Linıçenko, Obşestvinnaya Rol Armian Proş­lom Yugozapatnıy Rassıyi, Çiteniya V İstoriçeskoy Obşest­ve Nestora Letopistsa, Kiev 1895.

İ. A. Liniçenko, Çerti İz İstorii Sasloviy v Yugo Zapodniy, Galitskiy Russi XIV - XV Veka, Moskova 1895.

İ. Kis, Uçastiy Armiyan v Razvitii Remisla Lvova v XV-XVII Veka, İstoriöeskiy Sivyazi i Durujba Ukrains­kogo i Armiyanskogo Narodov, II. Baskı, Kiev 1965.

İ. P. Kripyakeviç, K Vaprosu o Naçale Armiyans­koy Kalonii vo Lvove, İstoriçeskiye svyazi i Drujba Ukra­inskogo i Armyanskogo Narodov, Kiev, Nauk, Dumka, 1965.

İsrafil Abbasov, “Ermeni Elifbası ile Yazıya Alınmış Azerbaycan Dastanları ve Dastan Şe’irleri”, Azerbaycan Şifahi Halg Edebiyatına Dair Tedkikler-7, Bakü 1987.

İstoriçeskiy Sivyazi i Durujba Ukrainskogo i Ar­miyanskogo Narodov, III. Baskı, Erivan 1971.

İvan Cuha, Odissea Mariupolskih Grekov, Vo­logda 1993

J. Antoni, Zameczki Podolski na Kresach Mul­tanskich, Krakow 1869.

J. Deny Les İndications Sur des Textes İnedits en Türk-Kıptchak-Coman, Jurnal Asiatique, 1921,

K. Matwijowski, Prawo Ormianskie w Dawnej Polsce, Lwow 1939;

K. Yezan, Nasilstvinnaya Uniya Armian Polşi s Rimskoy Serkviyu, SPb, 1884. (Fotokopi)

Krivonos, K İstorii Armiyanskih Remeslennikov vo Lvove Perviy Polovini, XVII. Veka, İzv. An ArmSSR. Obşestve Nauki, 1962, no. 8.

L. S. Haçikan, Novıye Materialı o Derevney Armyanskoy Kolonii v Kieve, İstoriçeskiye Svyazi i Druj­ba Ukrainskogo i Armyanskogo Narodov, I, Erevan 1961.

M. Oles, The Armenian Law in the Polish King­dom, Roma 1966.

M. A. Aricioni, Armenian v Ukraine, Donetsk, (?)

M. Bjşkants, Çanaparnordutiun i Lehastan Yey Yayl Ko-Mans Bnakals i Haykazants Serelots i Nahneats Ani ka-akin, Venetik 1830. (A. Garkavets’den aktarma)

M. Malowist, Kafa Koloniya Geneuenska na Krumiye i Problem Wschodni W Latch 1453 - 1475, Warşova 1947.

M. V. Vladimirskiy-Budanov, Nemetskoye Pra­vo v Polşe i Litve, Jurnal Ministerstva Narodnogo Pros­veşeniya 1868, Bölüm 11

N. K. Krivonos, K İstorii Armiyanskoy Kolonii vo Lvove Vo Ftaroy Polovini, XVII. Veka; İstoriçeskiy Sivyazi i Durujba Ukrainskogo i Armiyanskogo Narodov, III. Baskı, Erivan 1971.

N. K. Krivonos, Nekatariye Dannıye A Biblia­tekah Armian V Lvove Veka XII., İstoriko Filolociskiy Jurnal, AN. ArmSSR, 1963, No. 1

Nadejda Çirli, Ermeni Kıpçakça Dualar Kitabı, Algış Bitiği, Haarlem 2006.

Nevzat Özkan, Türk Dünyası, Ankara, 2001.

O. Balzer, Porzadek Sadow i Spraw Prawa Ormi­anskiego Z. R. 1604/Wyd, Lwow 1912.

P. Golubovskiy, Peçenegi, Türki i Polovtsi Dona­şestviya Tatarov, Kiev 1884.

Roin Metreveli, Kartlis Tsehovreba, Tbilisi 2008.

S. Baracz, Pamiatki Miasta Stanislawowa, Lwow 1858. (Fotokopi)

_________, Rys Dziejow Ormianskich, Tarnapol 1869. (Fotokopi)

Setsinskiy, Materyali Dila İstorii Tsehov Podolii, Kamenets Podolskiy 1904. (A. Garkavets, aktarma)

Simon Krzysztofowicz, Silwa Rerum Ksiedza Szymona Simona Krzysztofowicz, Kanonika Katedry Kamieniyeckkiyj, Officiala Podolskiyego, Proboszcza Mohylovskiyekogo (1763-1808), Wud. Stanislaw Krzy­zanowski, Odessa 1864. (A. Garkavets, Aktarma)

Sobraniye Aktov, Otnasyaşihsya k Abozreniyu İstorii Armyansogo Naroda, Moskova 1838.

T. Gromnitskiy, Gromniski, Ormianie w Polsce, Ensyklopedia Koscielna, Warşova 1891, 392-449

T. Kowalski, Karaimische Texte im Dialekt von Troki, Krakow 1929.

T. Mankowski, Lwowskiy Cech Malarzy W XVI-XVII. Weka, Lwow 1936.

Timofey İvanoviç Grunin, Dokumenti na Polo­vetskom Yazıke XVI Veka, Moskova Nauka 1967.

Timofey İvanoviç Grunin, Pronavoznaydeni Po­lovetski Dokumenti, 1930.

Tuncer Gülensoy, Türkçe El Kitabı, Kayseri 1994.; Türkçe El Kitabı, Ankara 2000,

V. Baranowski, Ormianie w Sluzbie Dyplomatyc­znej Rzeczypospoliteje, Mysl Karaimska I, 1946.

V. Mikayelan, İstoriya Armyanskoy Koloniy v Krımu, Erivan 1965.

V. R. Grigoran, İstorii Armiyanskiy Kolonii Uk­raini i Polşi, Armiani Padoli, Erivan 1980.

V. S. Kulçitskiy, Armiyanski Sudebnik Mhitara Goşa i Yego Primineniye v Lvove, İstoriçeskiy Svyezi i Durujba Ukrainskogo i Armiyanskogo Narodov, Nauk - Dumka II., Kiev 1965, 147.

Virmenski kolonii na Ukraini, Radanska Ensik­lopediya İstorii Ukraini, Kiev 1969.

Yaşar Kalafat, Farklı Dini İnançlara Mensubiyet İtibariyle Türk Halk İnançları Çalışmalarında Metod ve Teori, Türksoy, X, Eylül 2003.

 

Erdoğan Altınkaynak

Türk Dili ve Edebiyatı üzere doktor



Muxtar Fatih BEYDİLİ: Suriya türkmənlərini Can Azərbaycanla birləşdirən nədir?
14:22 / 03-04-2021
“İlkin yazılar” mövzusunda növbəti diskussiya keçiriləcək
18:37 / 04-10-2018
“Özbək və Azərbaycan tarixinin ümumi sorunları” mövzusunda növbəti diskussiya keçiriləcək
22:39 / 08-03-2017
Turan İmperiyasının tarixi və mahiyyəti. II yazı
19:11 / 23-02-2017
Turan İmperiyasının tarixi və mahiyyəti. I yazı
19:08 / 23-02-2017
Lozanna konfransı – Türkiyənin dünəni və bu günü
22:26 / 10-01-2017
Türkçülüyün kiçik Turanı: Azərbaycan Cümhuriyyəti! II yazı
23:36 / 09-01-2017
ANADOLU'DA VE BALKANLAR'DA ESKİ TÜRK İZLERİ
18:53 / 26-12-2016
Böyük Monqol Xaqanlığının gizli qəhrəmanları – 1 Subutay BahadırBöyük Monqol Xaqanlığının gizli qəhrəmanları – 1 Subutay Bahadır
22:15 / 20-11-2016
ƏNVƏR PAŞANIN SON MÜCADİLƏSİ
11:26 / 17-11-2016
Türkiyədə Cümhuriyyətin qurulduğu ilk dövrlərdə dünyəvilik probleminin ideoloji əsasları
18:50 / 07-11-2016
TÜRK MƏNŞƏLİ NUMİZMATİK MORFEMLƏRİN DİAXRONİK-DİALEKTOLOJİ ASPEKTLƏRİ
22:41 / 28-10-2016
Ələkbər Ələkbərov: Türk tarixinin qapalı səhifələri (2-ci hissə)
13:10 / 05-10-2016
Ələkbər Ələkbərov: Türk tarixinin qapalı səhifələri (1-ci hissə)
20:42 / 04-10-2016
Erməni yalanlarını ifşa edən qədim türk damğaları
21:37 / 11-09-2016
Oğuz xan - Aran əsilli Misir fironu
10:06 / 03-09-2016